Zeki Hoca…

Hem temel atma hem de açılış töreninde oradaydım.

Ama yıllar içerisinde bir türlü ziyaret etme fırsatım olmamıştı; ta ki o Cuma günü Valilik Basın Müdürü kıymetli dostum Ziyaattin Uçan’ın vesile olmasına kadar…

(O Ziyaattin Uçan ki, benim kendisinin bilgi ve görgüsünden ziyadesiyle istifade ettiğim bir dostumdum.)

“Müsaitsen bu Cuma’yı Dadaşkent’te Diyanet’e ait Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde kılalım” dedi.

Sevgili dostumun teklifini ve davetini memnuniyetle kabul ettim.

O gün geldi, birlikte gittik.

Ziyaretimi anlatmadan önce müsaadenizle geniş bir parantez açmak istiyorum.

(Hani değerli hemşerimiz ve büyüğümüz vaktin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz tarafından yaptırılan ve ülke çapında birkaç merkezden biri olan Diyanet Akademisi… Dönemin yetkilileri, isabetli bir kararla ve de vefa adına bu merkeze Mehmet Nuri Yılmaz adını vermişlerdi. Sonra köprülerin altından çok sular aktı, eskinin kıymetlisi günün değersizi oldu!  Birileri bir yerlerden aferin almak adına, o tesisin ismini değiştirdi; Ömer Nasuhi Bilmen yaptı. Eyvallah; Ömer Nasuhi Bilmen de bu şehrin bir evladı ve simgesidir. Ulemadandır... Lakin bu tesisin yapımında zaten hayatta değildir ve dolaysıyla hiçbir katkısı yoktur. Bilmeyenler için bir not düşelim: Ömer Nasuhi Bilmen, Erzurum’dan çıktıktan sonra ömrü hayatında bir sefer Erzurum’a geldi, o da kardeşinin vefatı üzerine… Değil mi ki Mehmet Nuri Yılmaz yani cambazın oğlu bu şehri hiç mi hiç terk etmedi. Merhum Akif, “Gelenin keyfi için geçmişime sövemem” derken kim bilir belki de bize mesaj veriyordu. Niye Mehmet Nuri Yılmaz’ı sattık ve niye bir hemşerimizi bize öbür hemşerimizle yarıştırdılar? )

Kabul ediyorum; gerçekten uzun bir parantez oldu.

Doç. Dr. Zeki Koçak…

Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü…

Tescilli bir hafız, akademisyen, din kültürü hocası ve fıkıh dünyasında bir otorite…

Çünkü hocaları ortada:

Hacı Halis ve Yunus Kaya…

Zeki Hoca da tıpkı hocaları gibi bir Tortumlu…

Bu şehrin olmazsa olmazı olan ve hakiki anlamda bir derviş olan Nurettin Yıldırım da oradaydı.

O Nurettin Yıldırım ki, dereceli bir hafız ve müzisyen; aynı zamanda kuvvetli bir şair…

Zeki Hoca, iki yüz civarında akademik öğrencinin din eğitimi alan bir merkezin müdürü…

Orda din eğitimi veriliyor, ama akademik düzeyde…

Zeki Hoca, hayatını bu meseleye vakfetmiş bir ilim insanı…

Bir akdemi nasıl yönetilir ve o akademide nasıl bir disiplin olur diye merak ediyorsanız gidin bizim Ömer Nasuhi Bilmen’i ziyaret edin, amma en önemlisi de mutlaka Zeki Hocayla tanışın…

Mütefekkir ve mütedeyyin…

Diyanet İşleri Başkanlığı, Zeki Hoca eliyle Erzurum’da müthiş işler yapıyor.

İyi ki Ziyaattin Uçan namında bir dostum var ve iyi ki o dostum hep beni Zeki Hoca’larla tanıştırıyor.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • halis demir 29 Aralık 2022 11:40

    sayın şener şecaat arz ederken merdi kıptı sirkatin söylermiş. cambazın oğlu ne demek yahu edep adam koskoca eser meydana getirmiş sen kalkmış cambazın oğlu diyorsun. konuşmadan önce düşün yazmadan önce tart. Böyle habercilik mi olur. Milletin derdiyle dertlenip milletin gözü kulagı vicdanı olmaya ceht et biraz. Hiçmi oradan feyz almadın nasihat almadın.

  • Realist 29 Aralık 2022 06:58

    Sayın Şener böyle yazıları devamlı yaz. Mutlu oluyoruz. Gurur duymamız gereken hemşerilerimizi bize anlat. Farkındalık olsun. Teşekkür ederim. Haklı eleştirilerede kulak vermelisin. Kamuoyuna da dikkate al.