Adana'da 11'i öğrenci 12 kişinin yanarak can verdiği yurt skandalı, aslında bütün bir
ülkenin karşı karşıya kaldığı en kronik vakalardan biridir. 17-25 Aralık'la başlayıp 15 Temmuz
askeri darbe teşebbüsü ile akim kalan süreç içerisinde, birileri durumdan vazife çıkararak,
FETÖ'nün boşalttığı yurt meselesine çöktü! Hem öyle bir çöktüler ki, tüm şehirlerde
arkalarına devleti de alarak, bin bir isim altında öğrenci yurtları açtılar. Kimine "konukevi", kimine "rezidans" kimilerine de "eğitim merkezi" adını verdiler. Sonuçta bunların hepsi de sahteydi, takiyyeydi, paravandı. Buna rağmen devlet bile bile "lades" dedi ve çoğu üçkâğıtçı olan bu sözde yurtlara müsamaha etti, göz yumdu, onları meşrulaştırdı. Anlayış şuydu: FETÖ olmasından kim olursa olsun!
Sonuç ortada, önce Konya'da şimdi de Adana'da onlarca öğrenci göz göre göre cayır cayır yakılarak öldürüldü! Oysa bu sadece bizim şimdilik gördüklerimiz; bir de nice dalavere dönen yurtlar var. Öğrenci yurdu ruhsatı almak için şartlar bi hayli ağır olduğu için binanın anlına "konukevi" ya da "rezidans" levhası asarak binlerce öğrenciyi faturasız ve belgesiz
kaydeden sahtekârlar mevcut... Devlet, şimdilik bu sahtekârlara ilişmediği gibi onları koruyor bile... Erzurum'da bile öyle "yurt"lar öyle "konukevleri" var ki, muhtemelen Yurt Kur farkında dahi değil! Ama oraların hangi koşullarda olduğunu ve öğrencilerin nasıl soyulduklarını halk biliyor.