Türk tasavvuf şiirinin önde gelen şairlerinden birisi olan, çağına sığmayan, yüzyılların üstünden aşarak bütün Anadolu’ya yayılan ve gücünden hiçbir şey yitirmeden günümüze ulaşan bir gizil güce sahip diyebileceğimiz Yunus Emre, Türk edebiyatının en önde gelen şairlerinden biridir. O hem edebiyat tarihimizin hem de şiirlerinde işlediği konularla Türk düşünce tarihinin en önemli simalarındandır. Hatta diyebiliriz ki, ortaya koyduğu fikirler günümüz insanının içine düştüğü buhranlara ışık tutacak niteliktedir.
Türk tasavvuf edebiyatı alanında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yunus Emre, Ahmed Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini kendine özgün bir söyleyişle Anadolu’da yeniden ortaya çıkarmıştır. Yunus Emre, Anadolu’da tasavvuf geleneğinin ve Türkçe şiirin öncüsü olmuş ve insan sevgisine dayalı bir görüşü geliştirmiştir.
Yunus’un sanatı ve edebî kişiliğinin asıl anahtarı arı, duru ve içten anlatımına dayanmaktadır. O, bir konuyu dile getirirken sanki karşısındaki kişi ile birebir konuşuyormuş gibi sıcak bir anlatım yakalamış, bu nedenle bütün yüreklerde önemli bir sevgi bağı örmüştür. Anlatımı genellikle süssüz, sanatsızdır. Yaptığı benzetmeler halk dilindeki gibi olup, halkın yaşantısından çıkmadır. Onun bütün manzumelerini kuşatan düşünce, tasavvuf düşüncesi ve yaşama biçimidir.
Dikkat edildiğinde Yunus’un dili, Dede Korkut, Battal Gazi gibi epik eserlerde gördüğümüz yarı mistik, yarı epik eserlerde bulunan dil özelliklerinin, Nasreddin Hoca fıkraları gibi sözlü kültür ürünlerinin yarattığı halk dili özelliklerinin, Şeyyad Hamza, Sultan Veled gibi mutasavvıf şairlerin kullandığı mistik yapıya sahip dil özelliklerinin ve Hoca Dehhani’nin dili gibi klasik edebiyatın ilk dönemlerine ait dil özelliklerinin senteziyle ortaya çıkmıştır.
Tasavvuf kültürünü konuşma diline uyarlamadaki ustalıkla en soyut kavramları bile arı, duru bir Türkçe ile ustaca anlatabilen Yunus Emre, Yunus dili diyebileceğimiz bir dil yapısına sahiptir.
Yunus Emre’nin dilindeki kelime ve mazmun kadrosunun zenginliği manzumelerin estetik değerini artırmaktadır. O, şiirlerini yerel sözcük, deyim ve kavramlarla zenginleştirerek şiirin toplumun her kesimi tarafından sevilmesini sağlamıştır. Onun Türkçesi, köylünün, çobanın, şehirdeki esnafın ve sanatkârın Türkçesidir. Yunus, şiirlerinde kullandığı diliyle halka inmiş, şiirleri bestelenerek tekkelerde okunmuş ve şiirimizde Yunus tarzı denilen yeni bir edebi yolun açılmasına vesile olmuştur.
Onun kısa cümlelerle açık ve doğrudan sonuca giden anlatım gücü dilin etkisini artıran kendine özgü bir özelliktir. Yunus Emre’nin şiirlerinde görülen dilbilgisi özellikleri 13-15. yüzyıllarda Anadolu’da yazılan eserlerde saptanan dilbilgisi özellikleridir.
Bir garip ölmüş diyeler Üç günden sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin