Milattan önce 106-43 yılları arasında yaşayan ve düşünürlüğünün yanında devlet adamlığı ve hatipliği ile tanınan Cicero, birey ve devlet ilişkilerini onur ve yarar düzleminde ele alması ile Antik-Yunan filozofları arasında en tartışmalı görüşlere sahip filozoflardan biri olmuştur. Devlet-birey ilişkilerinde her iki tarafın da birbirlerine karşı yükümlülüklerinin olduğunu belirten Cicero, erdemli ve ahlaklı olanın aynı zaman da yararlı olacağı ön kabulünden hareketle bireyin devlete karşı davranışlarını ele almıştır.
Ciceronun Türkçe de de sıkça okunan eserlerinden biri olan Yükümlülükler Üzerine isimli eserini ise Cicero 9 gün içinde yazmıştır ve eserin büyük bir kısmındaCicero, oğluna devlet yönetimi ve insan olarak sorumluluklarımız hakkında nasihatler vermektedir. Yükümlülükler Üzerineninbana göre onu bir felsefi eseri olmaktan çıkaran boyutu ve CiceronunYükümlülükler Üzerineyi yazmasındaki gerçek amacı ise yazarın dil ve düşünce sistemi takip edilince anlaşılacaktır.
Eser boyunca iyi bir ruhun, ahlaklı bir yaşamın insanın tezahür edebileceği her şeyden önde geleceğini belirten yazar, sıra Sezarı neden arkasından bıçakladıkları sorusuna gelince, hiçbir koşulda kabul edilemeyecek biçimde cinayeti savunacaktır. Diğer bir deyişle, Yükümlülükler Üzerine de insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde mutlak erdemi savunan Cicero, söz konusu devletin yararı olunca erdem algısını askıya almayı ve dolaylı olarak erdemi devletin tekeline vermeyi göze almıştır. Sezarın güç sarhoşluğu ile tirana dönüştüğünü ve bir tiran tarafından yönetilmenin halk için iyi olmayacağını anlatan Cicero, kamu yararı konseptini tanıtarak bunun bireysel yarardan daha üstün nitelikle olduğunu belirtmektedir. Kendinin yeni yöneticiler içinbir tehdit olarak görüldüğünü kavrayanve 9 gün içinde cinayete meşruiyet kazandırmak için bir kitap yazan Ciceronun katılırız veya katılmayız görüşlerinde henüz bir yozlaşma belirtisi tespit etmek zor olacaktır.
Yükümlülükler Üzerinenin benim için yozlaşma ve çelişki içeren kısmı ise Ciceronun toplumu; eserin önceki bölümlerinde dönüşmemesi konusunda uyardığı formata söz konusu kendi yaşamı olduğu için kendi elleriyle hazırlaması olmuştur.
Ciceronun burada kendi davranışı üzerinden gösterdiği ana mesaj, söz konusu menfaatimiz olunca etik kurallarımızı çiğnememizinbir mahsuru olmadığından başkası değildir. Zira Sezar, bir tirana dönüştüğü ve topluma zarar vereceği için öldürülmüştür. Oysa Sezarın arkadan bıçaklanması, savunmasız ve silahsız bir insanı öldürmenin Ciceronun öğretilerini benimsediği Stoicslere tamamen karşı olması bir kenarda dursun; böylesi bir yaklaşım toplumda kötü olmayı yasaklamak yerine bir toplumda kötülükleri meşrulaştırarak kötülüklerin sonuçlarından kaçmayı önermektedir.
Kişilerin, her anda genel nitelikte kamu yararına sığınmalarının ve adaletsiz davranışlarını devletin adına yaptıklarını söylemelerinin önüne bir engel konulamayacaktır. Haliyle de tek amacı insanları yükümlülüklerine ve erdemlerine baş başa bırakmak gibi görünen bir eserin aslında kelle kurtartma amacına hizmet ettiğini görmek toplumda yozlaşmanın fiozoflaşçasının temelini oluşturmaktadır.