Başkan Sekmen, Erzurum’un artık canını yakan göç sorununa karşı acil eylem planı üzerinde çalışıyor…
İşte en gerçekçi çözüm:
Yeni üretim tesisleri daha fazla istihdam
“Öncelikli hedefimiz, mevcut göçü frenlemektir. Erzurum’u bir üretim merkezi haline getirirsek geri göç bile mümkün.”
“En büyük önceliğimiz üretimi ve istihdamı artırmak olmalıdır.”
Bu cümle, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e ait…
Aslında bu, öylesine söylenmiş bir söz değil.
Zamirinde, hem bir tespit hem de bir temenni var.
Bendenizi daha çok “temenni” kısmı ilgilendirdi.
Kaç kere yazdığımı artık ben de hatırlamıyorum.
Göç, Erzurum’un birinci öncelikli meselesidir.
Sonbahar gelip de hava soğuduğunda kuşlar, katar katar olup sahile doğru gider.
Son otuz kırk yıldan beri Erzurum da böyle işte…
Kimi iş-aş için göçünü toplayıp gidiyor, kimi yeni bir gelecek için başka diyarlara yelken açıyor, kimi sağlık sebebiyle iklimi ve havası daha yumuşak memleketleri tercih ediyor.
Hülasa herkesin bir hikayesi yahut da bir mazereti var.
Netice itibarıyla Erzurum’un nüfusu sabun köpüğü gibi uçuyor.
Dışarıdaki Erzurumluyu cem etsen, içeridekinin en az üçü katı oranında…
Sermaye, zenginlik, yetişmiş insan gibi faktörü kıyaslamıyorum bile…
Mesele, vekil sayının altından beşe düşmüş olması değil.
Mesele, bahar güneşinde usul usul eriyen buz gibi Erzurum’un tükenişidir.
Memleketin elzem sorunlarına Ankara nezdinde, hükümet katında çare bulunamıyorsa…
Vekiller yaya kalıp, seslerini ilgili makamlara ulaştıramıyorsa…
Bu durumda Erzurum’un vekil sayısı değil beş, yüz beş olsa ne ifade eder ki…
…
Dönelim yazının girişindeki o cümleye…
Dedim ya bu söz Mehmet Sekmen’e ait.
Aslında aklıselim bir düşüncenin kelimelere dökülmüş hali…
Geçtiğimiz hafta sonu Başkan Sekmen’i ziyaret etmiştim.
İçerisinden geçmekte olduğumuz şu süreç öylesine can sıkıcı öylesine karamsar ki…
İşin doğrusu herkesin keyfi kaçık, canı sıkkın…
Başkan Mehmet Sekmen’le görüşmemizde, havadan sudan bahsetmedik veya “ah nerede o eski ramazanlar” nostaljisi yapmadık.
Sekmen’in, bir insanın altında kolay kolay kalkamayacağı kadar yüklü ve bir o kadar ciddi gündemi var.
Kafa yorduğu en temel mesele ise şu:
Erzurum’daki insan ve sermaye göçünü nasıl frenleyeceğiz?
Yani herkesin birbirine sorduğu soru…
Merak ettim, Mehmet Sekmen’in bu hususta ete kemiğe bürünmüş bir projesi yahut da bir teorisi var mı?
O Sekmen değil mi ki, hizmet süresinde geride bıraktığı şu on bir yılda Erzurum’un çehresini değiştiren kişi…
Müspet anlamda bu şehre yüzlerce eser kazandıran Sekmen’in, giderek akut hale dönüşen göç konusunda bir reçetesi var mı yok mu?
…
Var.
Başkan Sekmen’in bu noktada hem bir reçetesi hem de eylem planı var.
Çok kısa ve anlaşılır:
“Erzurum’da üretimi artırmak zorundayız.”
Henüz kurulma aşamasındaki yeni organize sanayi bölgesinden örnekler verdi.
Buradaki iyi gidişat Mehmet Beyi ziyadesiyle sevindiriyor ve heyecanlandırıyor.
Çünkü…
Yeni organize sanayi bölgesi için iş dünyasından, beklenenin çok ama çok üstünde bir yatırım talebi var.
Sekmen, bu muazzam alakanın Erzurum’un iktisadi yapısına hatırı sayılır katkı sunacağına inanıyor.
İşi-aşı, sıcak bir yuvası ve yarınlara umutla bakmasını gerektiren şartlar vücut bulmuşsa…
Kim zaruri bir hal olmadıkça memleketini terk eder ki?
Üretim demek, istihdam demektir.
Üretim demek, ihracat demektir.
Üretim demek, kalkınma yolunda ilerlemek demektir.
Aynı zamanda eski bir bankacı da olan Sekmen, Erzurum’un bu türbülanstan çıkış yolunun; yeni fabrikalardan, yeni üretim tesislerinden ve bunun beraberinde gelecek olan yeni istihdamdan geçtiğini biliyor.
…
Sekmen’in çözüm reçetesi bunula da sınırlı değil.
Üretim ve istihdamla eş zamanlı olarak hayvancılık-tarım, kış turizmi, sağlık-eğitim gibi üst başlıklar da var.
Zaten bu alanda yürüyen ve iyiye doğru giden bir işleyiş var.
Bunu daha da çoğaltarak, büyüterek yeni ivme kazandırmanın yolları da aranıyor bir yandan…
Sohbetimizden çıkardığım sonuç şu:
Başkan Mehmet Sekmen, can yakıcı hal alan bu göç illetinin panzehrini üretim ve istihdamda görüyor.
Erzurum’a dair düşünce dünyasının sıklet merkezini bu iki kelime oluşturuyor:
Üretim ve istihdam…
Çok doğru ama…
Üretim yapan işletme sayısı artarsa beraberinde neler gelmez ki…
İstihdam, o geleceklerden yalnızca biri…
Şayet el ele verip omuz omuza mücadele etmezsek, çok yakın gelecekte Erzurum’da emekli maaşı alan sigortalı sayısı, çalışan sigortalı sayısını geçecek.
Bu da, memleketin büsbütün dibe vurmasının trajik bir resmi olur.
Merkezi hükümetin Sekmen’e gerçek anlamda arka çıkması gerekir.
Yoksa belediyenin gücü ve Sekmen’in çabası tek başına yeterli olmayacaktır.
Sanayi sitesine bir gidin resmen yollar sanki savaştan çıkmış insan utanır
Bir yorumcu demiş gerçekten çok haklı Erzurum’da kışlalar niçin kapanıyor ordu evi astsubay ordu evi niçin yapılmıyor sanırsın ülkeyi ingiltere işgal etmiş askeri terhis etmiş sikahları toplamış kışlayı kapatmış . Bunları isğal gücü komutanı yapsa anlarım da bizimkiler nasıl yapar bırakın artık sizde farkımda olmadan düşmana yardım yataklık içindesiniz
Askari ucret vererek kendimizi kandirmiyalim is kurdan ise giren bir kisi alacagi ucretin buyuk bir kismini devlet karsiliyor cok az miktarini is veren karsiliyor ayrica sigorta 6-8 ay sonra basliyacagini soyluyorlar oda iste kalirsa bu bir somurudur .marketlerde calisanlarin buyuk bir kismi universite mezunu yazik cok yazik Keske okula gitmeselerdi keske baska meslek edinselerdi bunlar ne zaman evlenecek nasil yuva kuracak Zaman dedigin gelip geciyor omur ise kisa yaziklar olsun her turlu somuruye...
göçü bitirecek şey hızlı trendir. üretimi artıracak şeyde hızlı trendir. 3.havalimanı yapılana kara, 3. köprüyapılana kadar hızlı tren doğuya ulaştırılsaydı hem doğudan göç dururdu hem de batı rahatlardı dev projelere geek kalmazdı
Ürettiğimizi pazara ulaştırmak önemli. Lojistik üzerinde çalışmak lazım
en son yaptıkları organize sanayi toprağa battı. milyonlarca dolar heyelanlı zemin nedeniyle battı. zararı kim karşıladı. kendi ceplerinden 1 tl çıkmadı. milletin vergisi çarçur olup gitti. 1 kişi istifa etmedi. Şimdide askeriyenin arsasına kışlayı bozup fabrika açacaklarmış. ne anladık. hani peygamber ocağı idi. niçin peygamber ocağını yıkıp fabrika yapıyorsun. yer mi yoktu. amaç bop planı çerçevesinde askeri terhis etmek kışlalları kapatmak. ordu evini yıkmak astsubay odu evini yıkmak askeri yok etmek midir. Yarın ki amerikan işgaline hazırlık yapılmaktadır. suriyeden sonra sıra bizde diye herkes bas bas bagırıyor. siz kışlayı yıkıyorsunuz. tuvalet kagıdı fabrikası yapıyorsunuz.. Vatan elden gidiyor. acilen bu yanlışlardan dönünz. herkes gözünü ülkemize dikmiş. ülkeyi sizin elinizle parçalamaya başlamış. lütfen titreyip kendinize gelin.. yarın çok geç olacaktır.