İnsan, küçük kâinattır. Zübde-i alem, yani alemin özüdür. Allah Tealâ'nın mucizesidir. Halifesidir. Eşref-i mahlûkatttır, yaratılmışların en şereflisidir. Allah Tealâ'nın eşsiz sanat eseridir. Beden gibi maddi, ruh gibi manevi unsurlardan müteşekkildir. Mükemmel özelliklere sahiptir, fakat muhtaçtır. Doğduğunda çok acizdir. Hem her şeydir hem hiçbir şeydir. Dünyada bir vardır, bir yoktur. Çünkü ölümlüdür.
Günahsız olarak dünyaya geldiği vakit herkes bebeğin etrafında pervane olur. Cennet kokusuyla gelmiştir. Tertemizdir. Bu haliyle ahsen-i takvîmdir. Yani en güzel surettedir. Büyüdükçe, manevi yönünü ihmal ettikçe kirlenir. Bir noktadan sonra insanlığını kaybetmeye başlar, hatta "esfel-i sâfilîn"e kadar düşer. Yani aşağıların aşağısına iner. Fıtrat temizliğini koruyamayan insanlardan, bir zamanlar etrafında pervane olanlar bile uzaklaşır.
Günümüzde en büyük kriz insanlık krizidir. Küresel şiddet, toplumsal cinnet, kişisel nefret, savaş, terör, güvensizlik, parçalanan aileler, intiharlar, fert ve cemiyetin bozulması ve ahlâkî çöküntü başlıca insanlık krizleridir. Dünyada insanlığını kaybedenlerin sayısı artmakta, bu sorunlar hepimizi derinden sarsmaktadır. Görüldüğü üzere mükemmel yaratılan insan, aşağıların aşağısına düşebilmektedir.
Et, süt, yumurta, bal gibi hayvansal gıdalarla beslenir; yün ve deri gibi yine hayvan kaynaklı ürünler giyiniriz. Hayvanların bile insanlığa faydası varken, insanlara hiçbir faydası olmayan hatta zararı olanlar, kalıp olarak insan olsa da kıymetini kaybetmektedir. Esfel-i sâfilîn sayılan bu tür şahıslar pek çok eğitim süreçlerinden geçmiş olsa da insanlık eğitiminden geçmemiştir.
Böyle bir insanın gönlü kirli demektir. İnsanın bedeni kirlenince yıkanır, elbisesi kirlenince onu yıkar, temizlenir. Uzun süre bedenini veya elbisesini yıkamamış, gerekli temizliği yapmamış birisinin kokusundan yanına yaklaşılmaz. İçi kirlenen ve onu hiç temizlemeyen kişi ise belki zâhiren kokmaz ama daha kirlidir. Kendi gönül dünyası haraptır, başkalarının dünyasını da harap eder.
Kirlenen gönüllerin temizliği, insanlık eğitimi ile mümkündür. İnsanlık eğitimi gönül eğitimidir. Gönüllü olarak yapılır.
Kâinatta en kıymetli kavramlardan biri, manevi kalp de diyebileceğimiz gönüldür. Çünkü Allah'ın evidir. Nazargâh-ı ilahîdir. Gönül Beytullah gibidir. Bir gönüle taş atmak, Kâbe'ye taş atmaktır. Gönül kırmak, Kâbe'yi kırmaktır. Gönlü kirletmek Kâbe'yi kirletmek gibidir.
Günahlar kirdir. Rabbimiz Mâide suresi 90. ayette, mealen; "İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa ulaşasınız." buyurmaktadır. Bir Müslümana, "Kâbe'ye içki dök!" dense ne tepki verir? Oysa kendisi içki içtiğinde gönül kâbesine içki dökmekte, içindeki Kâbe'yi kirletmektedir. Fakat farkında değildir.
Diğer günahlar da bunun gibidir. İnsan günah kirlerinden temizlenmelidir. Şems suresi 9-10. ayetlerde "Nefsini temizleyen kurtuluşa ermiş, kötülüklere gömen de elbette hüsrana uğramıştır." buyurulmaktadır. İnsan kötülüklerden temizlenmeden kurtuluşa eremez. Kötülüklere dalan kaybeder. Kötülüklerden arınan felâha erer.
Yazımızı Şeyh GALİP ile bitirelim:
Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen!
(Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün. Sen varlıkların göz bebeği olan insansın.)