Çat depremi, tıpkı kabristanların ölümü hatırlatması gibidir…
Kaç vakitten buyana uzmanlar uyarıp durmakta:
“Kuzey Doğu Anadolu fay hattı, her an harekete geçebilir.”
Öyle ya…
Erzurum ve mücavir alanı ikinci derecede deprem kuşağı üzerindedir.
Ayrıca deprem dediğin şey tabiat kanunu, 23 Nisan şakası filan da değil.
Çat sallandı, Tamam; orta ölçekli bir depremdi. Ama unutmayın ki vaktiyle bölgemiz 4,9 büyüklüğündeki nice depremlerde ağır hasarlar almış ve can kayıpları vermişti.
Şükür ki…
Bu defa korkulan olmadı.
Sallandık, lakin yıkılmadık.
Ve fakat azizim…
Bir kere daha deprem bize dedi ki “aga benim şakam yok”
Yani tedbirini al.
Nasıl yani?
Şöyle ki:
Adam gibi şehirler inşa et…
Fay hatları üzerine denk gelen arazileri imara açma…
Kaçak köçek yapılanmaya göz yumma…
Deprem, bugünün ifadeyle tıpkı vaktinde ödenmeyen kredi kartı borcu gibidir.
Banka bugün olmazsa yarın, olmadı bir sonraki gün illa ki arayacaktır.
Çat depremi esasında bir uyarı mesajıdır.
Madem henüz insanoğlu depremi engelleyecek hiç olmazsa birkaç saat önceden haber verecek bir bilgiye erişemedi; şu halde depremle barışık olmayı öğrenmelidir.
Yani üç kuruş uğruna hem insanlığa hem de doğaya çalım atmaya kalkmayacak.
Deprem, var hakemi değil ki, icabında hakikati ters yüz edip senin lehine karar versin.
Geldi mi gelir; ne sana ne de bana “müsaade var mı” diye sormaz.
Önceki gün Çat’ta fay çatladı.
Dua edelim ki o çatlak bütün bir bölgede uçuruma dönmesin…