Suriyeli sığınmacılara kucak açan Türk Devleti, bu asil ve insani politikayı sürdürürken en büyük desteği ise, kendi vatandaşından görüyor. Yurdun dört bir yanında olduğu gibi Erzurum'da da Halepli mazlumlar için herkes seferber oldu. Bu çerçevede Mustafa Güvenli başkanlığındaki Erzurum Sivil Toplum Platformu, bir kaç gün gibi kısa bir süre içinde tam 16 TIR dolusu insani yardımı Halepliler için sınıra göndermeyi başardı. Herkes öylesine candan çaba harcadı ki, kimse ne benim adım önde olsun derdine düştü, ne de yorulmaktan korktu.
Bir çok ilde olduğu gibi Erzurum'da da, aralarında sivil yardım kuruluşlarının bulunduğu gönüllüler sayesinde, içinde battaniye, yatak, çocuk bezi, ilaç ve kuru gıdadan oluşan yardım malzemeleri, Büyükşehir Belediyesi'nin sağladığı ulaşım hizmeti ile ihtiyaç sahiplerine gönderildi.
İşte o 16 TIR'ın gerçek
insani hikâyesi...
Geceleri hava sıcaklığının eksi 39 dereceye kadar yükseldiği Erzurum'da, gönülleri insan sevgisi ile dolup taşan vatandaşlar sayesinde, sözkonusu mazlumlara yardım olunca, o buz kesen Erzurum havası birden bire bahar oldu, yaz'a çaldı.
Kimi insanımız çocuğunun sırtındaki montu ya da hırkayı temizleyip paket yaptı, kimileri mutfak dolabındaki makarna paketini alıp koştu. Birlik Un gibi yürekli olanlar ise, organizasyonu yapan platformun satın aldığı un'a mukabil daha fazlasını meccanen TIR'lara yükledi. Yardımların toplandığı o gün, üç çocuklu dul bir kadın elinde bir çanta ile yardım toplama merkezine geliyor. "Bunun içinde" diyor. "Hayırseverlerin Kurban Bayramı'nda bana verdikleri kurban eti var. Dondurmuştum, azar azar çocuklarıma yediririm diye. Fakat görüyorum ki, bu et'e bizden çok Halepli çocukların ihtiyacı var. Biz yemesek de olur. Lütfen bunları da gönderin."
Ey Batı! Senin paran,
bizim de vicdanımız var
Söyle ey vicdansız Batı, sen ki zenginlikte, demokraside, insan haklarında ve de medeni olmakta övünüp duruyorsun ya; utan...
Biliyoruz sende utanma duygusu yoktur, ama yine de utan, diyoruz. Bak, bu millet sofrasındaki lokmasını paylaşıyor, o insanlarla... Bizim yıllık trilyon doları bulan ihracatımız, dünyaya yayılmış para basan markalarımız belki yok, ama Allah'a şükürler olsun ki bizim vicdanımız var. Ey Batı gör bak, er ya da geç o vicdan, seni kendi kabuslarına gömecektir.
Mariye Çelik