Haber Girişi : 09 Ocak 2014 12:50

Ürküten gerçek

Ürküten gerçek

Türkiye geliştikçe, kalkındıkça, refah düzeyi yükseldikçe, birçok sosyal soruna da gebe kalıyor. Tıpkı Batı toplumlarında olduğu gibi…

Kim tahmin ederdi ki, gün gelecek Türkiye gibi geleneklerine ve inancına bağlı bir ülkede, sayıları yüz binleri bulan “sokak çocukları” olacak ve bu çocuklar, başta uyuşturucu olmak üzere, çeşitli zararlı alışkanlıkların tuzağına düşecek…

Tahminlerden çok öte gelişmelere sahne oluyor ülkemiz…

Ve üstelik sadece büyükşehirler değil, hemen hemen tüm illerimiz ciddi biçimde sarsılıyor:

“Suçlu çocuklar” gerçeği!

Rivayetler muhtelif ama kesin olan şu ki, İstanbul ve benzer şehirlerimizde, devletin kayıt altına dahi alamadığı on binlerce suça bulaşmış çocuk var. Ve bu çocuklar artık sadece kendi geleceklerini karartmakla yetinmeyip, çevreye, topluma ve bütün bir ülkeye kalıcı zararlar veriyorlar. Hırsızlık ve gasp artık sıradan suç sayılıyor. Daha vahim suçlar giderek artıyor; örneğin, cinayet ve tecavüz gibi…

“Suçlu çocuklar” gerçeği öyle can yakmaya başladı ki, gelinen nokta şunu gösteriyor:

Tehdit altında olan iller sadece büyük kentler değil; irili ufaklı tüm şehirler bu sorunla boğuşmak zorunda kaldı.

İşte Erzurum…

Hem büyük olmayan orta ölçekli bir şehir, hem de aile bağları kuvvetli ve geleneksek yapı dimdik ayakta duran bir şehir…

Buna rağmen Erzurum’un son beş on yıldan buyana, sokak ve suçlu çocuk gerçeği var.

Şimdilik tiner kullanıyorlar ve ufak tefek suçlarla yetiniyorlar. Ama sorun bu hızla büyüdükçe göreceğiz ki, bu acı gerçek ağır faturalar ödememize neden olacaktır.

Bu sebeple Erzurum’u yöneten bürokratlar ve seçilmişler, hiç vakit geçirmeden kalıcı önlemler almak zorundalar. Sokağı çocuklara, çocukları da sokağa terk etmeye ya da sorunu sadece polise havale etmekle, dibe sürüklenmeye devam ederiz.

Çocuk Esirgeme Kurumu veya Sosyal Hizmetler bu meselenin hem içindedir, hem de değil…

İçindedir, kimsesiz ve sahipsiz çocuklar devlet tarafından bu amaçla kurulan kurumların himayesine alınır.

İçinde değildir, bu çocukların büyük çoğunlu kimsesiz veya sahip değiller. Anneleri-babaları da var aileleri de… Ama aileler artık bu çocukları kontrolden uzak noktada.

Bu yüzden diyoruz ki, bu sorunu asgariye indirmenin yolu ne sadece polisiye önlemleri artırmaktan geçer, ne de sosyal hizmetler kurumunu göreve davet etmekle…

Başta belediyeler olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve nihayetinde şehir halkı, artık bu mesele için elini taşın altına koymak zorunda.

Aksi halde devlet bu çocukları ıslah etmek veya cezalandırmak için ya hapishaneler açacaktır ya da çocuk yuvaları kuracaktır.

Bu asla kalıcı bir çözüm olmaz…

 

Bugün için yalnızca tiner çekip, ufak tefek hırsızlıklar yapan bu çocuklar, kalıcı bir eğitime ve sıcak bir aile ortamına kavuşmadığı zaman, ileride azılı suçlu olacaktır.