Mustafa Kemal’in, Samsun’a ayak basıp, özgürlüğe giden yoldaki karanlıkları aydınlatmak üzere yaktığı meş’alenin üzerinden 103 yıl geçmiş bulunmaktadır.
‘19 Mayıs’, umutların tükendiği, ‘Ellerin öz vatanda naralar attığı’ sancılı günlerde, kâbus dolu günlerin geride kalacağına inanan cesur iradenin, Samsun’dan dünyaya vermiş olduğu ilk kararlı mesajdır.
Bu ilk adım, emperyalist güçlere karşı verilecek şanlı mücadelenin ilk kurşun iradesi ve sonu mutlulukla neticelenen zorlu yolun başlangıç noktasıdır.
İşgal güçlerinin geldikleri gibi gideceklerine inanan bu iradenin, Samsun’da attığı ilk adım, Milli Mücadele ruhunu ayağa kaldırıp, Anadolu’daki şanlı mücadeleyi başlatması açısından son derece anlamlıdır.
‘19 Mayıs’, köydeki bir çobanın bile ülke yönetiminde söz sahibi olabileceğini, nüfus sayımlarında dahi görmezden gelinen kadınlara haklarının verileceğini müjdelemiştir.
Muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı hedefleyen bu yol,milletin kendi kendini idare etmesinin ve hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olması gerçeğinin de ilk habercisi olmuştur.
103 yıl önce Samsun’da ortaya konulan bu kutlu yürüyüş, ‘Hasta Adam’a can suyu vermiş ve yeni bir enerji ile onun ayağa kalkmasını sağladığı gibi emperyalist güçlerin kıskacı altındaki mazlum milletlere de örnek olmuştur.
Bu kutlu yürüyüşün ilk adımıyla, Ermenistan hayali kuranların, Türk milletini pranga altına almak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalmış, özetle; Samsun’a ayak basış, yeniden doğuşun ilk haykırışı olarak tarihte yerini almıştır.
Samsun’da başlayan, Erzurum’da hayat bulan, Sivas’ta şekillenen bu kutlu yürüyüş, neticede üzerinde gururla yaşadığımız, millî iradenin hâkim kılındığı, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih sahnesinde yerini almasıyla taçlanmıştır.
Ne mutlu bu iradenin farkına varanlara, ne mutlu bu iradeyi sahiplenenlere, ne mutlu bu yürüyüşün baş mimarı Mustafa Kemal’i ve onun dava arkadaşlarını saygıyla, şükranla ananlara!