Daha pusulayı icat etmemiş olan insanoğlu geceleri yön tayin ederken yıldızlardan yararlanır, kuzey yıldızının burnunu sırtına aldığında güneye, sağına aldığında batıya doğru yol alırdı. Gündüz ise güneşin doğduğu veya battığı yere göre hareket ederdi. Bu şekilde hedefe doğru yürüyen insanlar ve insanlık hep ileriye ama hep ileriye doğru yürümüştür.
Bazen yıldızsız gecelerde şaşıp kalan insanoğlu ya yanlış yöne yürüdü ya da olduğu yerde sayıp yıldızların görüneceği geceleri bekledi.
Hesabı doğru yapan ve yıldızları iyi okuyan kavimler medeniyetlerini katlayarak ileriye götürürken, aksi durumda olanlar ya kaybolma korkusuyla oldukları yerde saydılar ya da ters yönde ilerleyerek karanlığın kucağında kaybolup gittiler.
Pedagoglar ?insan bilimciler bir çocuğun kaliteli yetişmesinde "lider bir modelin" önemini delilleriyle ortaya koyarken, çocuğun kendisine seçeceği model kişinin kalitesinin önemini her ortamda vurgularlar.
Bu model kişi, yön bulmada yararlanılan yıldızlar gibidir. Bu yıldız sadece bir çocuk için değil, bir topluluk, bir şehir, bir halk, bir devlet ya da bir millet için de her zaman elzem bir ihtiyaçtır.
Gecenin bir geç saatinde kaleme aldığım bu yazımı kağıda dökerken doğrusu dağınık fikrimi toparlamakta zorluk çeksem de yine de sanatı, bilgisi, renkli kişiliği, görgü ve kültürüyle bir yıldız gibi parlayarak şehrimizin yol göstericilerinden bazı şahsiyetler ya isim ya da resimleriyle düşüyor yâdıma.
Erzurumlu Emrah, Sümmani, Raci Alkır, Mehmet Çalmaşur, Fuat Lehimler, Mükerrem Kemertaş Zinnur Tiryaki ve daha niceleri.
İlk fırsatta aklıma gelenleri sıraladığım bu listenin kat be kat fazlasını hatırlayamadığım için mahcubum elbet.
Ha, bazı isimler de var ki, bildiğim halde yazmadığım. Bunlar servetleri veya medyatik olmaları nedeniyle namlı-ünlü kişiler. Oysa amacım "yıldız kişileri" yazarak konuyu bir yere getirmek. Ünlü kişileri değil.
Her ünlü yıldız değildir. Her yıldızın ünlü olamayacağı gibi!
Geçen gün Öztürk AKKÖK'ün "Erzurum" isimli şiirini stüdyo ortamında seslendiren sevgili kardeşim Ümit GERGİT'i izlerken Erzurum'u daha doğrusu Eski Erzurum'u yaşadım içerim buruk, genzim sızıyla dolu halde.
Niyesini anlayan anladı elbet. Anlamayanlara da ancak şunu derim;
"Çok yazık. Keşke eski Erzurum'u bir parça tanıyıp bilseydiniz!"
Ya da
"Keşke eski Erzurum'u size gösterecek bir yıldızınız olsaydı!"
"Erzurum Anadolu'nun özü/ Emrahın sözü/ Reyhani'nin acılı Yüzü
Diye başlayan şiir
Taşına toprağına gurban olduğum özüm/ Gözüm / Canım memleketimdir benim
Diye biterken esintisi yüreğimde, son mısrası yazılmamış bir şarkıya en güzel sözleri bulamamanın ezikliğinde.
Bu esintiyi estiren kardeşime teşekkür ederken elbet bu dizelerin sahibine de minnet duygularımı bir borç olarak sunuyorum.
Bol yıldızlı geceler bizim olsun!