Haber Girişi : 28 Temmuz 2020 19:21

Üçüncü şahıslara ilanen duyurulur: Necmettin Taşçı ve Muammer Yiğider’in BBP ile ilişkileri kesilmiştir lakin yeni adresleri henüz resmiyet kazanmamıştır!

Üçüncü şahıslara ilanen duyurulur: Necmettin Taşçı ve Muammer Yiğider’in BBP ile ilişkileri kesilmiştir lakin yeni adresleri henüz resmiyet kazanmamıştır!

Öteden beri savunduğum ilke şudur:

Bir milletvekili ya da bir belediye başkanı şu ya da bu gerekçe ile partisinden istifa ediyorsa, muhakkak milletvekilliğinden yahut da başkanlıktan da istifa etmelidir.

Gerçi bu, Türkiye için Kaf Dağı kadar uzak bir ihtimal ama...

Parti değiştiriyorlar, lakin görevlerinden istifa etmiyorlar!

Misal; bir “Fırıldak Kubi” vardı bir zamanlar, (Kubilay Uygun Afyon milletvekiliydi. Bir gün kaldığı otelde intihar etmişti) en son basın bile kaç defa parti değiştirdiğini sayamamıştı da, “Kubi yine döndü” demekle yetinmişti.

Zübükzade’ye rahmet okutmuştu anlayacağınız…

Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi hoş…

Buna rağmen yine de usul yerini bulsun dediler.

Oltu Belediye Başkanı Necmettin Taşçı ile Tortum Belediye Başkanı Muammer Yiğider, belediye başkanı seçildikleri Büyük Birlik Partisi’nden istifa ettiler, daha doğrusu zehir zemberek bir açıklama ile ihraç edildiler.

Muhtemel ki arka salonda yedek AK Partili belediye başkanı olarak beklemeye alındılar!

Eğri oturup düz konuşmak lazım: Oltu’dan Necmettin Taşçı ve Tortum’dan da Muammer Yiğider, sırf Büyük Birlik Partisi’nden aday oldukları için seçim kazanmadılar.

Her iki isim de kendi potansiyeli ile başkan seçildiler; yani partilerinin adı Büyük Birlik değil de farzımuhal Küçük Birlik de olsa yine kazanacaklardı.

Çünkü seçmen onların partilerine bakmadan şahıslarına oy verdi.

Burası böyle de bir de meselenin ahlaki boyutu var…

İşte orada film kopuyor!

Görüyoruz ki…

Ahlak filan hak getire…

AK Parti bunları aday göstermedi, ama bu isimler AK Parti gibi güçlü bir iktidara rağmen seçim kazanmayı başardılar.

Kelimenin tam anlamıyla bileklerinin hakkıyla…

Ama isimlerinin önünde bir partinin amblemi vardı.

İşte bugün onu yok sayarak tornistan ettiler ve belki de ilçelerine daha iyi hizmet etme gerekçesiyle iktidarın kollarına koştular!

Kim ne derse desin bu, bendeniz için bir tutarsızlık, ilkesizlik ve güce biat etme ayinidir.

Madem öyle bağımsız aday olsaydınız, niçin bir ambleme ihtiyaç duydunuz neden illa da isminizin önüne Büyük Birlik Partisi yazdırdınız?

Muammer Yiğider, benim çok yakın bir dostumdur, Necmettin Taşçı da en az kırk yıllık hukukumuz olan bir ağabeyimiz ve namı diğer hocamızdır.

Her ikisi de Oltu ve Tortum’da bireysel olarak karşılıkları olan kimselerdir.

Cemaz-ül evvellerinde belediye başkanlığı yapmışlıkları var yani…

Biliyorum, AK Parti onları sevmez…

Onlar AK Parti’ye aşık mıdır onu bilmiyorum işte…

Ama nasıl bir mecburiyettir ki, tabanda karşılıkları olan bu iki isim bir sabah ansızın bohçalarını alıp kaçtı!

Galip Erdem’in çok güzel bir sözü var; diyor ki…

“Biz davayı Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk, bin zahmet ve emekle acılar çekerek zirveye vardığımızda sevincimiz sonsuzdu, ama küçük (!) bir noksanımız olduğunu fark ettik. Davayı dağın eteklerinde unutmuştuk. Meğerse biz davayı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız.”

Şimdi anlıyor musunuz niye her siyasetçiden dava adamı olmayacağını, her davadan da bir “zirve” çıkmayacağını…

Türkiye’deki yerleşik siyasi düzen ne yazık ki nalıncı keseri gibi sadece kendine yontuyor.

Muhalefet partisinden seçilmiş bir belediye başkanı, icraatı sırasında bin bir zorluk ve engellemeyle karşı karşıya kalıyor.

Bazıları –ki örnekleri ziyadesiyle mevcut- kalıp mücadele etmek, çarpışmak ve koşturmak yerine, kolay olanı tercih edip gücün eteklerine sarılarak üvey evlat olmaya razı oluyor.

Karşılığını da alıyorlar ama…

Misal; çiftlikte maraba iken kahya kuyrukçusu oluyor, az şey mi!

Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.