Üç başlık, üç soru...

Üç başlık, üç soru:

Sahte Mehdi Adnan, suç örgütünün merkezini Erzurum’a mı taşıdı?

Erzurum Emniyeti süreçten bihaber mi?

Kurtların yuvası kedilere in olur mu?

Furkan Sezer…

Hiç mi hiç sıradan birisi değil.

Eski bir polis şefi…

Ve en mühimi de, yıllar önce sahte Mehdi Adnan Oktar’a en kapsamlı operasyonu yapan ekibi yöneten müdürdü…

Sahte Mehdi ve Siyonistlerin taşeronu Adnan Oktar’ın, Erzurum’da Dumlu Cezaevi’nde tutulduğunu Türk basınında ilk kez Palandöken yazmıştı.

Gazetemiz başyazarı Mehmet Şener, aylar önce bu haberi kamuoyuna duyurmuş ve muhtemel sıkıntılara dikkati çekmişti.

O tarihlerde Mehmet Bey’in bu uyarısına karşı, “… bunda ne mahsur var; baksanıza Dumlu’da müthiş bir insan trafiği var” şeklinde eleştiride bulunanlar olmuştu.

Yok; kazın ayağı hiç de öyle değil işte…

Deneyimli bir eski polis şefi olan Furkan Sezer, geçen hafta çok çarpıcı bir açıklama yaptı.

Özetle dedi ki:

“Erzurum Barosu’nu, Erzurum halkını uyarıyorum: Adnan Oktar örgütü Erzurum’a yerleşiyor, Erzurum’da yeniden örgütlenmeye çalışıyor.”

Türkiye çok çekişmeli bir seçim sath-ı mailinde olduğu için olsa gerek…

Furkan Bey’in o uyarısı beklendiği çapta bir yankı bulmadı.

Oysa mesele sanıldığından çok daha vahim…

Vakti zamanında FETÖ terör örgütüne yönelik o inanılmaz ihmaller, hatalar ve boş vermişlikler olmasaydı; inanınız ki meşum 15 Temmuz kanlı kalkışması da yapılamazdı.

“Anlı secde görenlerden bu ülkeye zarar gelmez” diyenler, ramak kaldı ki idam sehpalarına gitsin…

Şimdi de, “… abartmayın canım. Adnan Oktar denilen meczubun biri, kaldı ki belki ölene kadar da hapiste kalacak. Yeriyle ateş olsa cürmü kadar yer yakar” diyenleri duyar gibiyim.

Adnan Oktar, sahtekar, yalancı, tetikçi, işbirlikçi ve daha fazlası…

Lakin meczup değil.

Kalleş bir planın kullanışlı aparatı…

Furkan Sezer’in bu uyarısı üzerine, henüz Erzurum Valiliği yahut da Erzurum Emniyet Müdürlüğü’nden resmi bir açıklama yapılmadı.

Fakat biliyoruz ki, “Müslüman aynı delikten iki kere ısırılmaz” ilkesinden hareketle, sadece polis değil, ilgili tüm kurumlarımız bu ve benzeri konularda teyakkuz halindeler.

Irak’ta, Suriye’de teröristleri hangi deliklere girmiş olsalar bile bulup imha eden MİT’in Erzurum’da Adnan Oktar denilen örgüt başının ne haltlar çevirdiğini bilmiyor olması, en masum ifadeyle MİT’i hafife almak olur.

Buna rağmen eski polis şefi Furkan Bey’in uyarısı ve ihbarı kıymetlidir.

Zira başta Dumlu halkı olmak üzere, şehir insanı daha itinalı bir tutum takınacaktır.

Misal; Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan anında geri bildirimde bulundu:

“Kimse endişe etmesin, Baro olarak gereğini yaparız” dedi.

Dün de yazarımız Erdal Güzel bu konuda tarihteki olaylara da atıfta bulunarak yerli yerinde saptamalarda bulundu.

Bu millet ve bu devlet daha yakın tarihte bile o kadar çok ihanete uğradı, o kadar fazla kalleşliğe maruz kaldı ki…

Rüzgardan bile nem kapmamız bu sebeptendir.

Kırk yıl önce, “Küçük Dünyam” adlı kitap ilgili birimlerce dikkate ya da ciddiye alınmış olsaydı…

Esvaplı şeytan Gülen, esasında o satırlarda 15 Temmuz’u işaret ediyordu.

Adnan Oktar ve suç örgütü asla yadsınacak bir maşa değildir.

Ve fakat biliyoruz ki, tüm suç örgütleri gibi devlet, onların da ensesinde ve attıkları her adımı tek tek biliyor.

Buna rağmen…

Ayağı yere basan ve akla uygun her uyarı inanılmaz ölçüde kıymetlidir.

Bir de diri tutulan hafıza…