Ramazan ayının faziletinden dolayı zekat ve yardımların yapılması "Bir elin verdiğinden diğer elin haberi olmadığı" prensibi içerisinde yapılırdı, bu hassasiyet günümüzde de gösterilmektedir.
Eski dönemlerde bazı büyüklerimiz otelleri bir bir dolanırlarmış ve buldukları insanları iftar sofralarına davet ederek, onlarla beraber iftarlarını açarlarmış.
Ramazanın onbeşinden sonra yakın akrabalar ve dostlar arasında başlayan iftar davetleri de yine şehrimizin Ramazana ait güzel adetlerindendir.
Teravih namazında, özellikle mahalle camilerinde yer bulmak bir hayli zor olur.
İhramlı hanımların, genç kız ve çocukların yoğun olduğu bu mahalle camilerinde müthiş bir manevi hava eser, caminin dağılmasından sonraki ayak üstü muhabbetler görülmeğe değerdir.
Ramazanda her caminin farklı bir cemaat yapısı vardır.
Gençler daha ziyade hızlı teravih namazı kıldıran camileri ,takva sahipleri hatimle teravih kıldıran camileri diğer cemaat ise normal süresinde namaz kıldıran camileri tercih ederler.
Hızlı teravih namazı kıldıran camilerin sayısı az olmakla beraber cemaatleri çok olur.
Hızlı teravih namazı kıldıran camiler için halk arasında anlatılan anektodlarda az değildir.
İşte böyle hızlı teravih namazı kılınan bir camide, hoca jet hızıyla namazı kıldırmaktadır. bu esnada müftüde cemaat arasındadır ve hocanın müftüden haberi yoktur.
Müezzin müftüyü görünce hocayı uyarmak için çare aramaktadır.
Müezzin'in,rekat arasında hocam "Radara yakalandık" diyerek durumu bildirdiği hala anlatılmaktadır.
Camilerin cemaatleri vaaz veren hocaların isimleriylede değişkenlik gösterirdi.
Meşhur Naim hocanın vaaz verdiği Şeyhler ve Zeynel camilerinin cemaati genellikle şehrin bitirim tiplerinden olurdu.
Naim hoca bu cemaatin dilinden çok iyi anlardı, onları güldürürken düşündürürdü.
İhmal İmamı Mehmet efendi ile Veli hocanın cemaatini ise takvada yarışanlar oluştururdu.
Ramazan ayında yine özel bir uygulamada bazı takva ehlinin ramazanın son on gününde itikafa girmeleridir.
Caminin içerisinde ayrılan bir bölümde başlayan bu ibadette şahıs, kimseye görünmez konuşmaz, gününü oruç ve ibadetle geçirir,sadece abdest almak için dışarı çıkar,iftar ve sahur yemekleri yakınları tarafından camiye bırakılır.
Nefis terbiyesi için yapılan bu ibadet, muhtelif camilerde yapılır bazen camide iki kişi dahi itikaf'a girebilir.
Ramazan şakaları da Erzurum'da sabrın ve tahammülün sınırlarını zorlayan türden yapılırdı, bu şakalar sade ramazan ayına münhasırdı.
Yapılan şakalarda bazen kantarın topuzu kaçsa bile, orucun vermiş olduğu disiplinle bu ağır şakalar izale edilirdi.
Daha ziyade çay ve sigara tiryakileri ile asabi mizaçlı insanlara uygulanılan bu şakalar bazen insanı çileden çıkarır dozda olsa bile neticesinde darılma ve gücenme olmazdı.
Anlatıldığına göre, sigara tiryakisi olan bir delikanlıyı arkadaşları iftara davet etmişler ve önceden anlaştıkları üzere gidecekleri evin yakınındaki bir caminin önünde buluşmuşlar.
Caminin imamını da hazırladıkları senaryonun içine katmışlar.
İftara yakın tiryaki ve arkadaşları caminin önünde buluşmuşlar ve bu arada ezan okunmaya başlamış.
İçlerinden biri "Bari namazı kılıp öyle iftarımızı açalım" diye arkadaşlarını ikna etmiş ve camiden içeri girip, saf tutup, imama uymuşlar.
Şakanın içinde olan hoca, birinci Yasin-i Şerifi ,ikinci rekatta ise Tebareke surelerini okuyunca, tiryakinin kimyası bozulmuş, namaz biter bitmez imamım yakasına yapışmış "Ey Allahtan korkmaz, kos koca kitapta İhlas ile Kevser süreleri yok muydu" diye patlamış.
Ramazanda çocukların yaptıkları muzipliklerde az değildi.
Cemaatin ayakkabılarının yerlerini değiştirmeleri, tapa tabancası atmaları, kapı tokmaklarını çalıp kaçmaları, büyüklerin alışık olduğu tatlı yaramazlıklardı.
Teravih namazından sonra bazı vatandaşların aşık kahvelerine veya meddahların bulunduğu kahvehanelere gitmeleri adetler arasındaydı.
İstanbul,Mısır ve Tophane otelleri ise yarenliklerin yapıldığı mekanlar olarak hala hatırlanmaktadırlar.
Tophane otelinde, teravihten sonra tombala oynatıldığı ve kazananlara hindi veya horoz verildiği bu gün dahi söylenmektedir.
Meddahların ve Aşıkların devam ettiği kahvehanelerden, Saçaklının Kahvesi,Komposto'nunKahvesi,Laçin'inKahvesi,Temelin Kahvesi ve Kıllı Kızın kahvesi, iz bırakanlardandır.
Varlıklı kesimlerde ise evlerde meşk edilir veya derin sohbetler yapılırdı.
Ramazan ayının ortalarında başlayan iftar davetleri ve nişanlı kızlara iftariyelik gönderilmesi de günümüze taşınan geleneklerdendir.
Büyüklerimiz,Üçşey'in (Kış,Ramazan,Rus) Erzurum'dan gidip bir daha geri geldiğini söylerlerdi.
Günümüzde kış eskisi gibi şiddetli gelmemektedir,Ruslar ise artık düşman olarak değil, turist olarak gelmektedirler,Ramazan ise değişmeden gelmektedir.
İster yaz olsun ister kış hangi mevsim olursa olsun Ramazan ayı Erzurum'da çok bereketli ve rahat geçer.
Velhasıl ramazan ve oruç denilince akla Erzurum ve Erzurumlu gelir.