Türkiye'yi iç savaşın hatta bölünüp yıkılmanın eşiğine getiren "Emperyalist piyon FETÖ"nün, ülkemize ve Milletimize verdiği zararları saymakla bitiremeyiz.
"Yeminli Tayyip düşmanları" ya da ileri derecede andaval olanların dışında, hiç kimse diyemez ki, Türkiye, 15 Temmuz'da uçurumun ağzından dönmedi.
Allah bu millete merhamet buyurdu da bu sayede, 15 Temmuz 2016'da, yeryüzündeki son Türk devleti ve Türk milleti bir büyük felaketin eşiğinden döndü.
Fakat gidişata bakarsanız ülkemiz henüz muhtemel başka bir tehlike ve tuzaktan da bütünüyle kurtulmuş değildir.
Nasıl yani?
Şöyle ki:
İblis'in taşeronu FETÖ deşifre olduğundan buyana yuvarlak bir hesapla, 150 bine yakın insan hakkında adli ve idari işlem yapıldı. En az 110 bin kamu görevlisi önce vazifelerinden uzaklaştırıldı, ardından da en az 60 bin dolayında tutuklama oldu.
Malum şu günlerde FETÖ davaları ile ilgili artık mahkeme kararları çıkmaya başladı, yani yargılamalar büyük oranda bitti, bitiyor.
Ortaya çıkan sonuç şudur:
15 Temmuz kanlı ayaklanmada, üzerinde asker ya da polis üniforması olduğu halde, kalkışmada görev alanların neredeyse yüzde doksanı ya ömür boyu hapis cezasına yahut da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılıyor.
Yani layık oldukları cezalar veriliyor.
Peki, bu kapsama giren sanık sayısı kaçtır acaba?
Kesin rakam elbette vardır; ama üç aşağı beş yukarı söyleyecek olsak, ömür boyu veya ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası alan asker-polis toplamı 10 bini geçmez.
Oysa beri yanda 150 bin FETÖ'cüden söz ediliyor.
Mahkemelerden asker-polis olmayan FETÖ mensuplarına dair de kararla çıkıyor. Baktığınızda bu kararlarda en fazla 17, en az 1 yıl hapis kararları veriliyor.
Bu da şu demektir: Halen tutuklu olan veya tutuksuz yargılanan yüz binin üzerindeki FETÖ'cünün neredeyse yüzde doksanı birkaç yıl içinde yeniden aramıza dönecek!
Yabancı kaynakların bildirdiğine göre, FETÖ, yıllık 150 milyar dolarlık bir bütçeyi kontrol ediyor.
Neredeyse küçük çaplı devletlerin yıllık bütçesi!
Demek istediğimiz şudur:
Üç beş yıl sonra on binlerce FETÖ mensubu militan dışarıya çıkmış olacak. Bu militanlar, yattıkları hapis ve kendilerine göre uğradıkları haksızlıktan ötürü, Türk Devleti'ne ve Türk Milleti'ne büsbütün diş bilemiş olarak aramıza katılacaklar.
Sorumuz şudur:
Bir yanda yıllık 150 milyar dolar gibi akıl almaz bir illegal bütçe, beri yanda da on binlerce diş bilemiş ve yeminli düşman!
Siz zannediyor musunuz ki bu yeminli düşmanlar, dışarıya çıktığında cami cemaati olacak?
Korku duvarını aşmış ve parasal sorunu olmayan bu yeminli devlet ve millet düşmanları bir saniye bile boş durmadan yeniden yeni tuzaklar, yeni felaketler ve yeni oyunlar içinde olacaklar.
Peki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu büyük tehlikeye karşı bir planı var mı?
İnşallah vardır.
Zira karşımızda, şeytana bile pabucunu ters giydirecek yeteneğe sahip kanlı bir örgüt var.
Herkes artık amentü gibi biliyor, "bizi kandırdılar, aldattılar" demek gibi lüksümüz yok!
İblis'in çocukları, Türkiye'yi ateşe atacak düşünce ve eylemlerinden bir an bile olsa geri durmadılar.
O gece, elinde silah milletin üzerine ateş saçan üniformalı bir katil daha dünkü itirafında, "sabaha kadar insan vurdum" dedi.
Bu aşağılık katil, muhtemelen bilmem kaç kez tekrarlanan ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı, ya da çarptırılacak.
İyi de...
Sorun şu:
Rütbesi uzman çavuş olan o aşağılık katile, "vur" diye emir veren sivil imamların büyük çoğunluğu en fazla 17, en az bir yıl hapis cezası alıyorlar!
Yani asıl katil, bu cinayetten neredeyse yırtıyor!
Sonuç olarak:
Birkaç yıla kalmayacak kucağımıza yeni bir ateş topu bırakılacak. On binlerce FETÖ'cü -ki, bunlar asla sıradan kimseler değil- aramıza katılacak ve yüreklerini yakıp kavuran intikam hırsıyla yeniden başka ihanet tezgâhları kuracak.
Sakın unutmayın.
Orta yerde, 150 milyar dolar gibi devasa bir finans kaynağı, yabancı istihbarat servislerinin muazzam desteği ve on binlerce yetişmiş terörist olacak.
Allah korusun, eğer o gün Recep Tayyip Erdoğan olmazsa, siz bu ülkenin başına gelebilecek felaketi hesap edebiliyor musunuz?
2014'te devletin çok üst düzey bir yetkilisi bana demişti ki, "Allah esirgesin, Tayyip Bey'e bir şey olursa Paralel Yapı yeniden devlete hakim olur ve en fazla üç ay sonra her yer yeniden Paralelcilerle dolup taşar! Bu sebeple Allah Tayyip Bey'e uzun ömürler versin."
O gün, devletin o çok üst yöneticisine meseleyi abartıyor, diye bakmıştım.
Şimdi ise, görüyorum ki hiç mi hiç abartmıyormuş.
Bendenizin en nefret ettiği kavram, "kurtarıcı"dır.
Ne demek, yani illa da bir "kurtarıcı" mı çıkması gerekir. Bu millet kendi mukadderatı üzerinde tayin edici olamaz mı?
Keşke ağız dolusu size "evet" diyebilseydim.
Suçlamayın beni, şartlar bana bunun tam aksini söyletiyor. Bendenizin geldiği nokta şudur:
Bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan olmasa, FETÖ ile mücadele en çok üç beş ay sürer ve sonunda kimileri de sırf kıytırık hükümranlıkları uğruna FETÖ'nün emrine girer.
Son cümle olarak, o üst düzey devlet adamının dile getirdiği o temenniyi tekrarlayım:
Allah, Tayyip Bey'e uzun ömürler versin...