Haber Girişi : 21 Kasım 2016 08:24

Türkiye'nin düşmanları

Türkiye'nin düşmanları
Neredeyse hiç dostu olmayan ülke.
Ticaretin bir kuralı vardır. Kazanmak için çalışmak.
Türkiye bu kadar düşmanı nasıl kazandı ? Çalışarak mı , yatarak mı !?
Dört etrafı ateş çemberi olan ülkemiz,kendi itirafıyla da bu tesbiti her gün dillendirmekte,iç ve dış düşmanlarının gözümüzü oymak için fırsat kolladıklarını ,en üst düzey Devlet büyükleri özellikle aşikar bağırıp durmaktadırlar.
Acaba bu kadar düşman kazanmamızın tarihimizle bir ilgisi var mı ?
Neredeyse kılıç sallamadığımız  kimse yok gibidir bin yıllık Anadolu'ya girişimizden beri. Daha öncesi de hakeza öyle. Dolayısıyla tarihimizle kesinlikle alakalı bu düşman yelpazesinin genişliği ve uzunluğu. İşin en tuhaf yanı Dışarı, yani başka ülkelerin yanı sıra, içeri, yani kendi vatandaşı da neredeyse onlarca ayrı safda, birbirinin adeta kan düşmanı gibi. Ve Devlet bu kadar düşmanla savaşmanın endişesi ile bir paranoyanın etkisine girmiş durumda. Neredeyse, bütün muhalifleri bu düşman silsilesinin içine dahil edip, bütün enerjisini bu sürek avına harcıyor. Tabii olarak da şiddet ve hiddetle,korku politikasını birinci caydırıcı güç olarak kullanıyor. Doğru mu ? Yanlış.

Peki ne yapmalı ? İnsanın diğer canlılardan ayırt edici yanı akıldır. Duygusallık hayvanlara hastır. Zira duyularla hareket kabiliyeti hayvanlarda insana nazaran onlarca hatta yüzlerce kat daha gelişmiştir. O halde aklı ön planda tutarak önce durum değerlendirmesi yapmalı Türkiye. Ve bu ülke kimsenin baba malı değil. Bu değerlendirmeyi herkes yapmalı. Bir kişinin bir zümrenin umuduna asla bırakmadan,bireyler ,özelliklede paralı kalemşörlerin haricinde ki evrensel zekasını evren için kullanan,entellektüeller korkusuzca yapmalı. Padişahlık özlemleri gibi insanlığın en tehlikeli hastalığından kaçınarak. Bireyin haklarını ön planda tutan,kişileri kutsamayan ,her yaratılmış kişinin aynı kutsallığa sahip olduğunu baz alan ki, "biz buna adalet diyoruz" bir mentalite ile, sadece toplumun değil, Avrupa örneğinde olduğu gibi tüm toplumların barışından bahsederek. Susturarak değil, konuşturarak, Korkutarak değil sevdirerek, bütün konular hakkında ortak aklı hakim kılarak ,tarihle yüzleşerek,yanlışlarımızı,bir erdem olarak kabullenip,bu yanlışları avantaja çevirerek,yani ders çıkarıp doğru olanlarla takas ederek.

Ticaretin bir kuralıda ; Niçin kaybettiğini bilirsen, tekrar kazanman kaçınılmazdır. 

Etiketler : ömer temel
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.