4 Ağustos günü; hakkında kulaktan dolma bilgiler dışında belge tarihçiliğine dayanan az sayıda çalışma bulunan, Türk tarihinin belki de en çok konuşulan isimlerinden biri olan Enver Paşanın Tacikistanda 1922 yılında şehit olmasının 96. yıldönümü idi.
Ölüm yıldönümü nedeni ile paşa yine köşe yazılarına konu oldu, sosyal medyada en çok konuşulan isimler arasında yer aldı ve yine objektif tarihçilik anlayışından uzak birçok ideolojik söylemin baş karakteri oldu. Enver Paşa, Türk siyasi hayatının öne çıkan hareketlerinden İttihat ve Terakkinin en faal isimlerinden ve başta Trablusgarpta işgalcilere karşı Mustafa Kemal Paşa ile birlikte sergiledikleri başarılardan yola çıkarak iddia edebileceğimiz üzere Osmanlı İmparatorluğunu genç yaşta askeri yeteneğini ortaya koymuş komutanlarından biri olmuştur.
Bugünkü Tacikistan topraklarında Türkistanın Sovyet boyunduruğundan ve genel bir ülkü olarak Türk-İslamın emperyalizm işgalinden arınması için çaba sarf etmiş ve bu nedenle mücadelesi sırasında ve ölümünden sonra da Orta Asya Türk Devletlerinde övgü gören isimlerden olmuştur. İlber Ortaylının ortaya koyduğu üzere Enver Paşanın 1918 yılından ölümüne dek başında bulunduğu Basmacı Hareketinin ardından doğan erkek bebeklere verilen isimler arasında en kalabalık grubu Enver ismi oluşturmuştur.
Peki, Enver Paşa Türk tarihinin en büyük komutanı, bugün gençlerin onun hayalleri uğruna ölmek isteyecekleri, kendisinin öyle bir iddiası bulunmadığı halde Turancı görüşün önderi ve sembolü müdür? Yahut tam tersi, Enver Paşa I. Dünya Savaşının gerçekleştiği bağlamı görmezden gelerek iddiada bulunulduğu üzere Alman hayranlığı uğruna koca bir imparatorluğu savaşa sürükleyen bir vatan haini midir?
Tarih bilgimi ve Enver Paşa üzerine harcadığım mesainin sınırlılığını düşünerek bu sorulara bir çırpıda cevap verecek haddi ve birikimi kendimde görmediğimi belirtmeliyim. Ancak tarihin belgelere dayanması gerektiğini ve tarih yazarlığının bir ideoloji savunuculuğu olmadığını hatırladığımda iki soru grubuna da bir çırpıda verilecek çok büyük kahramandır veya vatan hainidir cevaplarının sağduyudan uzak yaklaşımlar olacağını anlamam da vakit almamaktadır.
Yalnızca Enver Paşa hakkında değil tarihten daha nice portreler hakkında güdülen bu sempatizan savunmaların birtakım görüşlerin zihinlerindeki belki de birçoğu iyi niyetli hayallere, sevdalara ete kemiğe bürünmüş bir temsilci, bir lider yaratmak arzusundan türediğini görmek çok zor değildir. Aksi durumda ise, Enver Paşayı vatan haini ilan edenlerin de bu kez zihinlerindeki görüşü güçlü ve meşru kılmak adına bu görüşün karşısında aslında var olmayan bir zıt karakter, bir düşman çete lideri çizme isteğinde olduklarını söylemek gereklidir. Nihayetinde Enver Paşa ne ilkidir ne de öteki.
Enver Paşa Türk tarihinde önemli bir şahsiyettir. Öte yandan tarihi okumak ve anlamaya çalışmak; hakkında sınırlı bilgiye erişebildiğimiz kişileri kalıplara sokmak, istediğimiz şekillere girene dek yontmak ve bizim zihnimizdeki forma gelince de teşhir etmek değildir. Tarih, daha çok okudukça bilgimizin azaldığını hissedeceğimiz, objektifliğe, ahlaklı bilgi avcılarına en çok ihtiyaç duyan alanlardan biridir.
Son olarak, Enver Paşa hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak istemeyenler için Şevket Süreyya Aydemirin üç ciltlik Enver Paşa isimli eseri ve Murat Bardakçının ve İlber Ortaylının ve 4-5 Ağustos tarihli köşe yazıları önerilebilir.