Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir kitabında Erzurum hakkındaki denemesine, ailesiyle deveyle yaptığı 11 günlük bir yolculuğun çocukluk anılarıyla başlar. Büyük büyükannesi, ona yıldızların ve dağların isimlerini söylemenin yanı sıra halk hikayeleri ve efsaneleri anlatır. Tanpınar, “şiir, din, vatan hasreti, yaşam deneyimleri, rüyalarımızda geçen ardışık hayatlar gibi inanç kalıntıları, yükseltilmiş dağlar ve akarsuları kutsal ve aziz varlıkların düzeyine çıkardı.” Yorumunda bulunur.
Şehir, Pers İmparatorluğu ile yoğun bir ticaret yürüten zengin bir şehirdir ve Pazar yerleriyle doludur. Genç bir adam olarak tekrar Erzurum’u ziyaret eder, ancak I. Dünya Savaşı ve 1919-1923 yılları arasında gerçekleşen İstiklal Savaşı tarafından neden olan yıkımdan dehşete kapılır.
“Gerçekte ne kaybedildi,” diye sızlanır, “bir bütün yaşam biçimi, bir bütün dünya idi.” Erzurum’un bir zamanlar “gerçekten Doğulu bir Orta Çağ şehri” olduğunu belirten Tanpınar, şehirdeki kayıpları ve halkın maruz kaldığı trajedileri kaydeder. O notlara anlatırken oldukça heyecanlıdır:
Hiçbir yerde memleketin Birinci Cihan Harbi’nde geçirdiği tecrübenin acılığı burada olduğu kadar vuzuhla görülemezdi. Bu, eski ressamların tasvir etmekten hoşlandığı şekilde, ölümün zaferi idi. Dört yıl, bu dağlarda kurtlara insan etinden ziyafetler çekilmiş, ölüm her yana dolu dizgin saldırmış, seçmeden avlamıştı.
Uğursuz tırpan durmadan, bir saat rakkası gibi işlemiş, rast geldiği her şeyi biçmişti. Bununla beraber, nüfusu altmış binden sekiz bine inen Erzurum Millî Mücadeleye ön ayak olmuş, Ermenistan zaferini idrak etmiş, yavaş yavaş sağ kalan hemşerilerini toplamaya başlamıştı.
Erzurum Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metreden bakar. Şehrin macerası düşünülürse, bu yükseklik daima göz önünde tutulması gereken bir şey olur. Malazgirt Zaferi’nin açtığı gedikten yeni vatana giren cedlerimizin fethettikleri büyük, merkezi şehirlerden biridir.
Tarihimizin ikinci dönüm yerinde, Millî Mücadelenin ilk temeli gene Erzurum’da atılır. Her şeye rağmen hür, müstakil yaşamak iradesi, ilkin bu kartal yuvasında kanatlanır. Atatürk, Erzurum’dan işe başlar. Tıpkı ilk fatihler gibi oradan Anadolu’nun içine doğru yürür; oradan başlayarak yurdumuzu, milletimizin tarihî hakları adına yeni baştan fethederiz.