Hilmi Ziya Ülken felsefe, sosyoloji ve psikoloji başta olmak üzere birçok alanda düşünsel faaliyetler göstermiş, çok sayıda eser kaleme almış ve üniversitelerde aktif akademisyenlik yapmış Türk düşünce hayatının önde gelen isimlerindendir.
Hilmi Ziya Ülkenin İslam filozoflarından başlayarak; Türkiye Cumhuriyeti tarihine ve bu coğrafyaya şekil veren düşünce sistemlerini araştırmasında ve metodolojik bir biçimde ortaya koymasında yazarın eserlerinin yanında süreli yayınlarının da katkısı büyüktür. Nitelim Ülken; Akademi, İnsan, Sosyoloji Dergisi isimli döneminin önde gelen düşünürlerini bünyesinde toplayan ve sosyoloji, felsefe alanlarında faal bir istişare ve müzakere ortamı sağlayan dergileri çıkarmış, çeşitli başka süreli yayınlara ise yazılarıyla destek olmuştur.
Çağdaşlaşma tarihimiz üzerine bilimsel çalışmalar yapmış ender düşünürlerden olma niteliğini gösteren Hilmi Ziya Ülken, Türk Tefekkürü Tarihi isimli eseriyle ün kazanmış ve Mustafa Kemal Atatürkün de ilgisini bu eseriyle çekerek çalışmalarına Berlinde devam etmesi için Avrupaya gönderilen bilim insanlarından biri olmuştur.
Takvimler 1960lı yılları gösterdiğinde ise Ülken; Milli Birlik Komitesinin 147ler olarak anılan vakayla darbe karşıtı akademisyenleri tutarsız ve asılsız nedenlerle üniversitelerden uzaklaştırdıkları kanunundan dolaylı olarak etkilenmiştir.
Türk- İslam düşünce tarihi üzerindeki araştırmalarına karşı indirgemeci bir yaklaşım güdülmüş; orada pasif olacağını ve itibarının zedeleneceğini umdukları Ülkeni, 27 Mayıs zaviyesinden daha az saygın olan İlahiyat Fakültesi kadrosuna geçirmişlerdir. Bu dönemde de ilerleyen yaşına rağmen çalışmalarına devam eden Ülken, fikirsel hayatımızın ve buna paralel olarak ortaya konan eserlerin niteliğinin git gide düşüyor olmasını da sıkça eleştirmiştir. Eserlerinde tercümelerdeki özensizlikten, intihalin gelenek haline gelmesine kadar düşünsel gelişimimizin sakat noktalarını işaret eden ve bunları düzeltmeyi hedefleyen Ülkenin: Genel olarak halkın kapışacağı konular seçilmekte ve halktaki fanatik zihniyet bu yayınları beslediği gibi bu yayınlar da o zihniyeti beslemektedir. ifadesi yazarın günümüzdeki yazarlara seslendiğini düşündürecek öngörüsünün sembolü niteliğindedir.
Hilmi Ziya Ülken, Batı dünyasındaki düşünsel gelişmeleri takip etmekte gecikmemiş ve Antik Yunan felsefesinden modern Batı felsefesine kadar Batılı eserleri tanımış ve anlamıştır. Ülkenin bu yönü; ona yine çok iyi anladığı Doğu ve özellikle İslam felsefesini daha derin ve karşılaştırmaları olarak analiz etme ve söz konusu konularda hazine niteliğinde fikirlerin üreticisi olma olanağı tanımıştır. Bu nedenlerdendir ki birçoğu bu ülkenin yetiştirdiği en önemli değerlerden olan ve muhafazakâr telakki sahiplerinin temsilci bellediği isimlerin yanında Hilmi Ziya Ülkenin de özellikle akademi çevrelerinde daha çok okunması ve daha iyi anlaşılması bugün yerli düşünce hayatımızın bir ileri iki geri ritminin iyileştirilmesi için başat koşullardan biridir bana kalırsa. Nihayetinde, Necip Fazıl Kısakürekten yahut Mehmet Akif Ersoydan dizeler okumak veya romantik davaların çok dinlenen hatipleri olmak suretiyle fikir ürettikleri düşüncesinde olanların derin bir yanılgı içinde olduklarına kuşku yoktur.