Yazılarımı ayet ve hadislerle süslemeye cesaret edemeyenlerdenim.
Göklerden melek kanatlarıyla süzülüp, yüce peygamberin dimağına inen Allah kelamının yanında hangi fani söz soluk alabilir, hangi fikir kıymet kazanır, beyaz kâğıt üzerinde. Peygamberi kelamın yanına hangi cesaretle cümle kondurulabilir?
O yüzden ayetle, hadisle şereflendirilmiş kıymetli yazıları erbabına bırakıp, biz kendi fani harflerimizle halleşmeyi edebe daha muvafık buluyoruz, ekseriyetle…
Bugün bir istisna yapıp, yüce peygamberin şu hadis-i şerifini bir hakikat mahyası olarak köşeme asıyorum:
“İşler, o işlere ehil olmayanlara verilmişse, kıyamet yaklaşmış demektir.”
***
‘Kamusal işler’ in tevzi edilmeye başlandığı, yerel yönetme erkinin kime emanet edileceğinin belirlendiği bir sürecin tam ortasındayız.
Yerel yönetimlere talip olanlar ‘aday adayı’ olarak toplumun karşısına çıktılar.
Kendilerine müteşekkiriz, zor bir işe, onurlu bir göreve talip oldular.
Aday adayı olmakla ahaliye şöyle ilan ettiler;
Ben bu ilçeyi, ili yönetmeye ehilim.
Birikim, bilgi, tecrübe olarak yeterliyim.
Çalışkanım, dürüstüm.
Bir elime güneşi, bir elime ayı verseniz toplum ve hak rızasından zerre taviz vermem.
Küpümü dünya malı ile doldurmak uğruna ahretimi yakmam.
Fani olanı, ebedi olana tercih emek gibi ahmaklık ve gafleti semtime yaklaştırmam.
Kamu çıkarı dendi mi akan sular durur. Ahbabımı, eşimi dostumu, hele de ailemi kayırmam.
Fakirin hakkını gözetirim, gözetmeyenin burnundan getiririm.
Hırsızın, uğursuzun, talancının, yalancının ümüğünü sıkarım.
Aç bırakılmış köpeğin hakkını çobanından sorarım.
İlçemin, ilimin imarına bakarım; imar deyince hatırımın ucundan ellemli gulemli tadilatlar falan geçmez.
Benim idare ettiğim belediyede; arsalar, yeşil alanlar yapsatçılara, katçılara, benzincilere peşkeş çekilmez! Beytülmalin tarlasına haram tohum ekilmez. Meclis kararı ile kaçak katlar çıkılmaz!
***
Aday adayı olmakla ‘Böyleyim, böyle olacağım’diyen ve yüzde doksan dokuzu doğruluk timsali olan dostlarımız arasından seçim yapacak mekanizmalar taşıdıkları vebalin bilincindeler kuşkusuz…
Onların sorumluluğu ‘iyi’yi tespit değil;
En iyiyi tespit…
En liyakatliyi…
En becerikliyi…
En hareketliyi…
En sadakatliyi (Şehre ve halka sadakat)
En azametliyi…
En şecaatliyi…
En faziletliyi…
Bulup halkın önüne çıkarmak…
***
Bu benim dileğim değil… Halkın ortak beklentisi…
Ondan da öte Yüce Peygamberin, yukarıda nazarınıza sunduğum kati buyruğu…
***
Kul hakkı mühim...
Bu haktan doğacak vebalin affı ancak helallik almakla mümkün.
Kul hakkı geçer, dayanır kapısına ‘komşu helal et’ dersin… Sonra çıkar hacca gidersin.
Kul hakkının yanı sıra bir de toplum hakkı, kamu hakkı var.
Allah o hakkı tecavüz edenlere yardım etsin.
Helalleşmesi çok müşkül…
Diyelim ki toplum hakkını ihlal ettiniz.
Milyonlardan nasıl helallik alacaksınız?
Kapı kapı tüm milleti dolaşacaksınız?
***
Ey aday adaylarını ‘aday’edecek makam, mevki sahipleri…
Bırakın kul hakkını, toplum hakkı ile karşı karşıyasınız.
Hata ederseniz… Toplu hakkı yerseniz.
Vebali büyük, helalleşmesi, müşkül, affı çetin…
Hoş bunu bizden iyi siz bilirsiniz…
Lakin hatırlatalım da kalem, köşe ve yazarlık vebalinden biz kurulmuş olalım…