Geçen haftaki yazımda Erzurum’un tarım ve hayvancılık potansiyeli üzerinde durmuş, Tarım Kredi Kooperatiflerinin şehir ve ülke kalkınmasındaki önemini vurgulamıştım.
Şehir meselelerine duyarlı Profesör dostum telefon ederek ufkumu açan tespitlerini paylaştı benimle. Sözü kendisine bırakıyorum:
“Tarım kredi kooperatiflerinin kredi kullandırma oranının artması çok önemli. Kuruluşun bu yöndeki bilgilendirmesini okuyunca membun oldum. Özellikle Erzurum gibi hayvancılık merkezleri için kredilendirmede pozitif ayrımcılık yapılması fikrini destekliyorum.
Küçük çiftçinin, hayvancının, sütçünün, arıcının, tatlı su balıkçısının yaygın şekilde ve süratle örgütlenmesi çok önemli. Bu açıdan baktığımda Kamu önderliğindeki kooperatifleşmenin güzel, başarılı bir örneğini teşkil eden Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğine özel bir anlam yüklüyorum. Altını çokça çizdiğin yüksek teknolojiye dayalı hayvancılığın, gıda sanayiinin gelişip, kök budak salması, önce şehri sonra ülkeyi ve dünyayı doyuracak düzeye ulaşması TARIM SANAYİ BÜTÜNLEŞMESİYLE mümkün. Bunun için kooperatifleşme bulunmaz bir fırsat. Bu konuda birçok bilimsel yayın inceledim, bilim de böyle söylüyor, dünyadaki uygulamalar da bunu gösteriyor.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var, gerçeğini en iyi üreticimiz bilir. Kaldı ki kooperatifleşme iki elin sesi değil, onlarca, yüzlerce elin güçlü, etkili çığlığı demek.
Tedarik, nakliye, depolama, satış zincirinde tekelleşen, mali güçleriyle çiftçinin ürününü bir yıl öncesinden kapatan kapitalist yapılarla üreticinin rekabet edebilmesinin ilk ve en güçlü adımı kooperatifleşmenin desteklenmesidir.
Başka türlü, küçük üreticiye alım ve fiyat garantisi veren market zincirleri ile başa çıkmak mümkün değil.
Üyelerine uygun şartlarda tohum, ilaç, yem temin eden, ürününü tarladan, ahırdan, mandıradan değerinde raflara taşıyan sistemin tesisi kooperatifleşme sayesinde kolaylaşır diye düşünüyorum. İlgili bakanlıkların bu husustaki gayretlerini çok anlamlı buluyorum. Bu husustaki her desteği, teşviki yğrekten alkışlıyorum.”
Bu güzel sohbeti, şu isabetli soruyla noktaladı hocamız: "Örgütlenmeyen, gücünü, imkânlarını birleştirmeyen ziraatçının, küçük aile işletmelerinin üretim, pazarlama, markalaşmada başarılı olması mümkün mü?"
kalemine yüreğine sağlık...