Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk projelerinden birisi olarak ifade edilen “Tarih Yazan Çocuklar” birinci yılını tamamladı.
Erzurum Üçkümbetler Millet Bahçesi’nde “Tarih Yazan Çocuklar” projesinin birinci yıl kapanış programı hem coşkulu hem de duygu dolu anlara sahne oldu.
GERÇEK KAHRAMANLARI TANISINLAR
Programın açılışında konuşan proje yöneticisi Ahmet Ortadeveci dijital bağımlılığın ve sanal kahramanların hüküm sürdüğü günümüz dünyasında, çocukların milli şuur kazanmaları ve tarihlerinden gurur duymaları, toplumumuzun geleceği için giderek daha önemli hale geldiğini hatırlatarak, “Tarih Yazan Çocuklar Projesi; çocuklarımızın Türk büyüklerini tanımalarını, hayatları ve başarılarıyla topluma örnek olmuş bu “gerçek kahramanlardan ilham almalarını ve onları rol model olarak benimsemelerini” sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Geleneklerimizin ruhu, geçmişten bugüne taşıdığımız deneyimle teknolojiyi harmanlayarak, çocuklarımızı keyifle okuyacakları kitaplarla buluşturmanın yanı sıra “görsel” ve “işitsel” öğrenmeyi merkeze alan geniş çaplı yerli ve milli bir projedir.” dedi.
TARİH YAZAN ÇOCUKLARLA GURUR DUYDUK
Çocukların tarihimizi ve onun önemli bir parçası olan şahsiyetleri iyi tanıması gerektiğini ifade eden Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Bu konuda hepimize görevler düşüyor. Tarih yazan çocuklar projesi bu anlamda tüm Türkiye’ye örnek olması ve yaygınlaşması gereken bir çalışmadır. Benzerleri artmalı. Bizler belediye olarak her türlü desteği veriyoruz. Çocuklarımız kıymetli büyüklerini ve tarihi şahsiyetleri yaşayarak tanıyor. Burada tarih yazan çocukları görmek, izlemek ve dinlemek gurur veriyor” diye konuştu.
ERZURUM’DAN DOĞAN BİR PROJE
Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk projelerinden birisi olarak gösterilen “Tarih Yazan Çocuklar” projesi Erzurum’daki 100 okulda 100 tarihi şahsiyet ve kahramanı çocuklara anlatmak için yola çıktı. Daha sonra farklı illere de yaygınlaştırıldı.
Erzurum Üçkümbetler Millet Bahçesi’ndeki programda; Hilalkent 125. Yıl Ortaokulu öğrencilerinden kimi Mustafa Kemal Atatürk, kimi Nene Hatun, kimi Abdulhamid, kimi Atilla Han, kimi Bumin Kağan, kimi Seyit Onbaşı, kimi Sütçü İmam, kimi Şerife Bacı, kimi Halime Çavuş, kimi Nezahat Onbaşı, kimi Gördesli Makbule, kimi Çete Ayşe ve kimi Kılavuz Hatice’nin hayatlarından kesitler sundu.
Çocukların gösterileri alkış alırken, zaman zaman duygu dolu anlar da yaşandı.
Evet, çok güzel bir sunum ve paylaşım. Fakat bu sunumlar orada kalıyor. Tarih şuuru verilemiyor. Ne yazık ki bugün ülkede deizmin oranı yüzde 33' kere ulaşmış durumda. Gençlik başını alıp gitmiş. Neden acaba bu vahim durum görülüp çare aranmıyor. Nereye gidiyor bu gençlik ?.. Eğitim yerlerde sürünüyor. G. Kore eğitim meselesini hallettigi için, bugün , bir trilyon, yedi yüz seksen milyar dolarla dünyanın dokuzuncu büyük ve gelişmiş ülkesi oldu. 70' li yıllarda, G. Kore ile milli gelirimiz at başı idi. Ne oldu da şimdi bizi ikiye katladılar. Çünkü adamlar, bir ülkenin eğitimle kalkinacagini gördüler ve inandılar, ülkede eğitimi rayına oturtup o meşhur büyük han mucizesini gerçekleştirdiler ve başarıya ulaştılar. Biz neden bunu yapamadık ?.. bugüne kadar hükümetler ve eğitim bakanları neden yattılar ?.. yoksa öğrencilere böyle kuru kuruya programlar yaptırmakla ne eğitim çözülür ne de tarih şuuru verilir. Çok köklü ve radikal kararlar alınıp uygulanmalıdır. Kurtuluş bundadır. Ah, ben emekli lise branş öğretmeniyim. Bu eğitimi benim elime versinler, kimse de karışmasın, iki yılda bu ülkenin eğitimini şaha kaldırırım. Şu anda hazırladığım çok güzel bir programım var. Bunu yıllarca söyledik ama kimse kale almadı. Artık yıllardır uygulanan bu ezberci, bu klasik eğitim bırakılmalı, bırakılmalı, bırakılmalı . . . Bir ülke ancak eğitimle kalkınır. Keşke bunu bir anlasalar. Eğitim, eğitim, eğitim.
