Meslek hayatımda, saygı duyduğum isimlerin en başında M.Talat Uzunyaylalı gelir.
O; benim için bir meslektaştan çok, bir ağabeyi, bir hoca, bir bilen, bir dost ve en önemlisi de samimi bir Müslümandır...
Bendeniz, M.Talat ağabeyinin bu ülkede yeterince kıymetinin bilinmediğine inanıyor ve de kadre uğradığını düşünüyorum.
Bugün kimi bademler televizyon ekranlarında ya da gazete sütunlarında iri iri laflar ederek sözde demokrasi savunuculuğu yapıyor ya...
İşte M.Talat Uzunyaylalı, bu tosunların kaçacak delik aradıkları sırada, Palandöken sütunlarında insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi manifestosu olan yazılar kaleme alıyordu.
Tüm bu tosuncuklar saklanacak delik aradıkları zaman...
O'nu takdir ya da tasdike mezun değilim elbette...
O ki, yazdığı romanlar, hikayeler ve binlerce makaleleri ile zaten bu şehrin ve dahi bu ülkenin bir münevveridir.
Sosyal medyada gördüm, M.Talat Uzunyaylalı ile yine duayen bir gazeteci olan Öztürk Akkök hafiften birbirlerine dalaşmışlar!
Birini tutup ötekini atacak halim yok...
Bana sorarsanız her ikisi de bu şehrin maşeri vicdanı ve bu şehrin olmazsa olmazıdır.
Senin tercihin hangisinden yanadır diye sorarsanız, hiç düşünmeden derim ki benim tercihim M.Talat Uzunyaylalı'dan yanadır. Lakin bu, Öztürk Akkök'ün asla ve kat'a kötü bir gazeteci olduğunu göstermediği gibi bilakis O'nun bu şehir için ciddi bir kıymet ifade ettiğine tekabül eder.
Bu iki usta gazeteci, Ankara'daki Erzurum Günleri meselesinde karşı karşıya geldiler.
M.Talat Uzunyaylalı, bu etkinlik vesilesiyle Ankara'ya giden gazetecilerin günlük faaliyetlerini ironik bir şekilde ele alırken, Öztürk Akkök de her zaman olduğu gibi yine duygusal davranıp esasında meselenin kendisini hiç de ilgilendirmediği bir noktadan itirazlarını sıralamış...
Esasında ne biri yanlışı yazmış, ne de öteki yanlışı düzeltmiş...
Gençlerin umurunda mıdır değil midir bilemem, lakin bu şehir, bir daha ne M.Talat Uzunyaylı, ne de Öztürk Akkök gibi birer gazeteciyi bir daha bulamaz.
Biri muhafakazar kesimin ama yobaz, softa ve bağnaz olmayan bir kalemi. Ehli vicdanı savunur, haksızlık karşısında babası bile olsa itiraz eder...
Öteki de demokrat, Atatürkçü, ama kafatasçı olmayan, ölümüne Türk milliyetçisi bir vatanperver...
Gördüm ki bu iyi iki gazeteci birbirlerine dokundurmuşlar.
Ne önemi var Ankara'daki Erzurum Günleri'nin...
Nasılsa devlet parayı verdiği sürece birileri her yıl başkentte bu etkinliği düzenler!
Fakat devlet parasıyla asla edinilemeyecek bir şey vardır, o da;bu şehrin asla bir daha ne M.Talat Uzunyaylalı, ne de Öztürk Akkök gibi birer gazeteciye bir daha sahip olamayacağıdır.
Diyeceğim şudur: Muhterem Uzunyaylalı ve Akkök...
Bu şehir, sizin gibi iki çok ama çok kıymetli kalemi kazanmak için neredeyse yüz yıl bekledi.
Siz şimdi eften püften bir mesele için kalemlerinizi birbirinize kılıç olarak kullanma lüksüne sahip değilsiniz.
Yahu biraderler, ben sizin yazılarınızı okumak istiyorum; sizin birbirinizle olan kavganız beni rahatsız ediyor.