Haber Girişi : 10 Kasım 2014 07:20

Taklacı İdris...

Taklacı İdris...

Pasinler’de, "seni çok seviyorum sayın bakanım" diyen vatandaşa, "...nerden bileyim, seviyorsan eğer takla at da göreyim" demişti.

Öyle her "seni seviyorum" diyeni "yandaş" hanesine kaydetmezdi. Seçici ve de tutucuydu...

Hayranlarını sınava tabi tutardı!

Olmazsa olmaz şartı şuydu:

"Seviyorsan bir takla at da göreyim"

Kaderin garip cilvesine bakın ki, o İdris Naim’in şimdi bir partisi var.

Daha doğar doğmaz "tuzluk partisi" denildi ama aslında bir adı var: Anayurt!

Şimdi herkesin merakla cevabını beklediği soru şudur:

İdris Bey, partisine üye olacak vatandaşı takla atma sınavından geçirecek mi geçirmeyecek mi?

Öyle ya; İdris Bey, birisinin kendisini sevip sevmediğini ancak takla atmasıyla test ediyordu.

Bugün O, artık bir parti lideri...

Ve bir parti lideri için de olmazsa olmaz tek şey, seçmendir; yani o partiyi destekleyecek vatandaş...

Şayet İdris Bey’in sevgi anlayışında bir tutum değişikliği olmayacaksa..

Bu durumda şöyle bir manzarayla karşılaşmamız mukadder:

Her köşe başında takla atma sınavına tabi tutulmuş vatandaşla karşılaşacağız!

"Ne yapıyorsunuz?"

"Takla atıyoruz!"

"Niye?"

"Yeni tuzluk partisine ay pardon, İdris Bey’in kurduğu Anayurt Partisi’ne üye olacağız."

"Takla atmanız şart mı?"

"Şart tabi. Çünkü genel başkanımız ancak kendi uğruna takla atan insanlara inanıyor."

Bu manzaradan anlaşılıyor ki İdris Bey yanlış yapmış. Keşke partisinin adını "takla" koysaydı. Böylelikle partilileri de otomatikman taklacı olurdu.

Taklayı bu kadar seven bir adam, ne diye anayurt adını seçer anlamış değilim.

Biliyorsunuz bu İdris’ler iki tanedir.

Diğeri de Kütahya mebusu İdris Bal... O’nun da bir partisi var. Üstelik adı da hayli iddialı: Demokratik Gelişim Partisi!

Tamam; belki kurulur kurulmaz istifa şokuyla sarsıldı ama olsun, neticede adamın bir partisi var!

Yedi sekiz ay sonra yapılacak seçimde Türkiye’nin önünde sadece iki tercih olacak.

Ya İdris Naim Şahin, ya da İdris Bal...

Bu işin kaçarı yok.

İki İdris’ten biri!

Sizi bilmem ama bu taklacı sanki daha mı iyi ne...

ALEVİLERİN BU İDDİASI CİDDİYE ALINMALI

Şahsen bir kasıt olduğuna ihtimal vermiyorum; daha doğrusu veremiyorum. Çünkü o kasıt ihtimali, aynı zamanda çok büyük bir provakasyonun adıdır.

Buna rağmen yetkililere çok ciddi bir görev düşüyor:

Bu mesele eni konu araştırılsın.

O gün elektrik kesintisi var mıydı, yok muydu?

Elektrik şirketi orada. Malum artık her şey bilgisayara kaydoluyor. Gidilip bakılır, Alevi vatandaşlarımız o gün o salonda ibadet yaparken, elektrik kesintisi olmuş mu olmamış mı?

Yani Halep oradaysa (ortada Halep de kalmadı ya) arşın da burada...

Birilerinin bu ülkeyi karıştırmak ve kaos oluşturmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek oyunlar kurduğunu biliyoruz. Erzurum’da kimsenin hele hele de bir kamu görevlisinin şeytanlığa soyunmuş olmasına ihtimal vermiyoruz. Lâkin bu, olayın soruşturulmasına mani bir durum değil. Öyle ya mesele incelendiğinde ortada bir kasıt olmadığı netlik kazanırsa Alevilerin de yüreği rahatlar.

 

Bu yüzden Vali Bey, meselenin üzerine gidiniz lütfen...