Haber Girişi : 08 Ekim 2018 09:11

SUUDİ GAZETECİYE NE OLDU?

SUUDİ GAZETECİYE NE OLDU?
Basın özgürlüğünün, gazetecilere muamelenin dünya ve Türkiye gündeminde son derece önemli bir yer tuttuğu son günlerde, yine basının içinden bir konu ile karşı karşıyayız. Söz konusu olayda iki ülkeyi diplomatik krizin eşiğine sürükleyebilecek kişi, bir gazeteci. The Washington Post’ta köşesi bulunan, Orta Doğu’daki en etkili gazetecilerden bir olan ve Suudi Arabistan Başkonsolosluğuna giriş yaptığı Salı gününden beri kendisinden haber alınamayanCemal Kaşıkçı’dan bahsediyoruz. 
Kaşıkçı, Riyad yönetimini sıkça eleştiren, özellikle insan hakları ve basın özgürlüğü konularında ülkesinde gördüğü eksiklikleri kaleme almaktan çekinmeyen bir isim. 
Prens Salman ile birlikte karşıt görüşlere karşı artan baskıdan kurtulmak için 2017’de Amerika’ya yerleşen Kaşıkçı, birkaç haftadır Türkiye’de bulunuyordu. 2 Ekim Salı günü evlilik işlemleri için girdiği konsolosluktan bir daha çıkmadı. 
Prens Salman ve Büyükelçi dahil Suudi yetkilerinin yaptıkları tüm açıklamalar, Kaşıkçı’nın elçilikten çıktığı yönünde. Oysa Reuters’in haberine göre Türk polisi kayıp gazetecinin elçilikte öldürüldüğü ihtimaline ağırlık veriyor. Gazetecinin kayıp olduğu tarihlerde, Riyad’dan Türkiye’ye gelen Suudi yetkililerin bu sebebi meçhul ziyareti ise şüpheleri güçlendirir cinsten. Bu bağlamda, Kaşıkçı’nın hayatta olma ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünmek fazla karamsarlık olur mu bilemiyorum. Peki bu durum Türkiye için ne demek?
Kaşıkçı konusuna günlerdir geniş yer veren yabancı basında, Türk hükümeti de bu işin içindedir şeklinde spekülatif ifadelerin yayılmaya başladığını gözlemliyorumbirkaç gündür. Basın özgürlüğü konusunda özellikle Avrupa’da hakkında övgüyle bahsedilen bir ülke olmadığımızı belirterek malumu ilam etmeye lüzum yok. Hal böyle olunca, Türkiye’nin bu konuda en ufak bir suçu olmasa dahi; ‘kendi muhalif gazetecilerini bastırdılar şimdi de sıra Orta Doğu’da’ tarzı ifadeleri şimdiden duyuyor gibiyim. Reformlarla geldiğini iddia ederken ülkeyi babasından da geri götüren Prens Salman ile Erdoğan’ın fotoğrafını yan yana yerleştirerek ‘istibdat kardeşliği’ başlıkları atılacak belki de…
Cemal Kaşıkçı olayının da dünyada gizli hiçbir şeyin kalmadığı gibi gizli kalmayacağına ve yakın zamanda açığa kavuşacağına kuşku yok! Dileyelim ki bir mucize olsun ve Kaşıkçı sağ şekilde kameraların karşısına geçsin. Fakat ahlaksız bir suç işlenerek; görevi araştırmak ve eleştirmek olan biri yine bu nedenlerle öldürüldüyse de Türk Devleti’nin herhangi bir şekilde bu suça yardım ve yataklık ettiğine ihtimal vermiyorum. 
İhtimal vermediğim diğer bir konu ise Suudi Arabistan’ın bu konuyla ilgili herhangi bir otoriteye hesap vereceği. Bu konuda da yine aklanmanın bir yolu bulunacak, çok zorda kalınırsa Amerika’dan yüklü bir alışveriş yapılacaktır. Dünya tarihinde aklanan insanlık suçları, gündeme gelmesine dahi izin verilmeden üstü kapatılan zulümler düşünüldüğünde Suudi Arabistan’a bir teselli vermiş olalım: Hay Allah nasıl düzeltiriz bu işi diye kafa yormalarına gerek yok. Dün Yahudi soykırımı, bugün Filistin, Arakan, Yemen… Dün Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı bugün Cemal Kaşıkçı… 
Olaylar, isimler, nedenler değişiyor belki ama vahşetin baki kaldığı görülüyor. Belki de hayatını insan haklarına adamış o hukuk profesörü haklı; dünya büyük bir hızla hukuksuzluğa eviriliyor ve hukukun olmadığı, pasifize edildiği ve bağımlı hale getirildiği yerde şiddet başlıyor. 

Etiketler : rabia
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.