Haber Girişi : 23 Mart 2016 06:30

Süte kara ÇALDILAR!

Süte kara ÇALDILAR!
Erzurum'da hayvancılığın gelişmemesinin arkasında yatan gerekçe bu işte...
Bir zamanlar bir milyonu geçen büyükbaş hayvanıyla ulusal ve uluslararası ölçekte "hayvancılık merkezi" olan Erzurum, bugün dışarıdan hem et hem de süt satın alan bir şehir...
Öyle ki, yere göğe sığdıramadığımız cağ kebabımızın eti Balıkesir'den, civil peynirimizin sütü de tâ İzmir'lerden geliyor.
Adımız, "hayvancılık merkezi"ne çıkmasına çıkmış da, aslında bir kaç işletmeyi ve üç beş pare köyü saymazsanız bu şehirde ne hayvancılık var ne de tarım...
Peki ama neden?
O, "neden"lerin en başında "tekel" olgusu geliyor. Şöyle ki: Köylü veyahut besici elde ettiği sütü işletmeciye yani mandıracıya satarsa varlığını sürdürebilir. Bu, değişmez bir gerçek. Ancak o işletmeci eğer tekel oluşturmuşsa yani "sizin sütünüzü benden başka alacak yok, bu sebeple siz de benim dediğim fiyata verirseniz alırım" diyorsa, işte orada bir kriz var demektir...
Tıpkı Erzurum'da olduğu gibi...
Süt, uzun süre saklanamayacak bir ürün. Nakliyeden ötürü çok uzaklara da gönderilemiyor, çünkü maliyeti artıyor. Bu durumda elde ettiğiniz sütü ya yerinde tüketeceksiniz ya da dökeceksiniz.
Mandıracılar bu gerçeği bildiği için üreticiye dayattıkça dayatıyor!
Oldu ya...
"Ben bu fiyata sana süt satacağıma toprağa dökerim" deseniz...
Deyin, adamlar sizi yıldırmak için çevre il'lerden iki üç katına anında süt temin ediyorlar. Tamam; kendileri de zarara uğruyor ama maksat sizi yıldırmak değil mi...
O zararı göze alıyorlar ama size sizin sütünüzün değerini ödemiyorlar. Çünkü işin içinde başka hesaplar dönüyor.
Hasılı, Erzurum'da ağır aksak da olsa bir hayvancılık var. Dün anlattık işte Abdullah Büçge o anlamda çok ciddi bir mücadele veriyor ve yaptığı bu işte de başarılı olmuş bir üretici... Ama gördüğüm kadarıyla karşılaştığı süt tekeli yüzünden artık bıkmış... Bu şehire artı değer kazandırmak adına ne kadar çalışıp didinseniz de birileri çıkıyor ve sizin tüm emeğinizi heba ediyor.
Üstelik bu adamlar "biz Erzurum'da süt işleme tesisi kuracağız" diyerek devletten hem arsa hem de onlarca milyon hibe kredisi almışlar. Buna rağmen ne o tesisleri çalıştırıyorlar ne de  sektörden çekiliyorlar!
Erzurum batarsa batsın, yeter ki benim dediğim olsun...
Ölçü bu...
Ölçü bu olunca da, bu şehirde devlet hangi teşviki verirse versin hayvancılık gelişmez.
Etini ve sütünü başka yerlerden temin eden bir şehir olan Erzurum, bir kaç tekelci adamın yüzünden hızla dibe doğru düşüyor.
Onlara sorarsanız, size "Erzurum'un sütü kalitesiz" cevabını vereceklerdir. Fakat bu, kesinlikle doğru bir gerekçe değil. Nitekim bilimsel tahliller de böyle olmadığını söylüyor. Bütün mesele, bir kaç adamın binlerce kişiyi esir almak istemesidir.
Erpalan A.Ş, modern hayvancılık adına ne yapılması gerekirse yapan bir işletme... Öyle ki hayvanların otu ve yeminden tutun da sağlıklarına kadar herşey uluslararası kriterlere göre yapılıyor. Bu yüzden de Erpalan, ülkemizde bir örneği daha olmayan sertifikalara sahip... Buna rağmen bir kaç kişiden oluşan tekel yüzünden Erpalan gibi bir işletme bile artık süt inekçiliğini bırakmayı düşünüyor. Çünkü mücadele etmekten yorulmuş.
Bir zamanlar yakın uzak bir çok ülkeye canlı hayvan ve et ihraç eden Erzurum, bugün Erpalan gibi bir kaç işletme ve halen köyünde kalmayı sürdüren bir kaç bin köylü sayesinde direnmeye çalışıyor. Görünen şu ki, bu kişilerin direnmesi bi yerde bitecek ve Erzurum zaten yakalanmış olduğu göç hastalığı yüzünden büsbütün yıkılıp gidecek. İşte o zaman, bugün üreticiye kan kusturan o tekelciler bakalım ki kime peynir ve yoğurt satacak.
Kendi elleriyle bindikleri gemiyi batırdıklarının farkında değiller, ya da bile bile yapıyorlar kimbilir...



Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.