Yaz Kur’an Kursuna okumaya gelen Alper isimli bir öğrencim, bana belki de yüzlerce kez sorulan soruyu biraz öfkeli ve hafif dalga geçerek soruyor…
***
Hocam,
Uzmanlık alanınız var mı? Varsa nedir?
Hep konuşuyorsunuz; sanat, gezi, tarih, felsefe… Din, hep sizden mi sorulur?
Sizi görünce insanlar neden hemen ayağa kalkarlar?
Kur’an’dan başka hiç kitap okudunuz mu?
Nasıl oluyor da her konuda fikir yürütüyorsunuz?
Hangi takımı tutuyorsunuz?
Siz kimsiniz de bazı reformist din profesörlerini beğenmiyorsunuz?
Sakalınız, bıyığınız neden yok?
Niçin kot pantolonu giyiyorsunuz?
Hocam, siz kimsiniz?..
***
Cevaplıyorum, sevgili Alper… Belki de yüzüncü kez cevaplıyorum..
Biz kim miyiz?..
Sen de , ben de insanız… Sadece insan!
‘’İnsan olmamız yetmez mi?..’’
Ama bu ülke insanına doğduğu günden itibaren hep susması öğretilir.
Büyüklerin yanında konuşulmaz. .. Aile büyüklerinin… Hocaların… Patronların… Ve de, akıl, eğitim, öğretim büyüklerinin..
Mesela konuşmak istediğiniz her yerde, bu bahsettiğim büyüklerden birileri vardır mutlaka.
Ve susarsınız, koşullanmışlığınızın içinde susarsınız.
Sustuğunuz için de ödüllendirilirsiniz…
Ne edepli çocuk…
Ne edepli öğrenci…
Ne edepli memur…
Ne edepli işçi…
Ne terbiyeli insan!..
Susmak terbiyeli olmaktır. Susmak haddini bilmektir.
Ve maalesef bu alemde insanın haddini hep başkaları belirler, asla kendisi değil…
Ve yine bu memlekette insanlar neredeyse yüz yıllardır ‘’Düşünce özgürlüğü’’ savaşı yaparlar…
Düşünce özgürlüğü.
Düşün o zaman, serbest. Ama düşündüğünü söyleme sakın… Ona izin verilmez…
Çünkü evde baban, okulda hocan, işinde patronun azarlar seni hep, ‘’sus’’ diye…
Ve susarsın hep…
Ve bazen ‘’Ben niçin susuyorum?’’ diyecekken karşındaki büyüğünün , ‘’Sen kimsin de konuşuyorsun,’’ diyebilme ihtimali öldürüyor insanı.
Sanat kimin için Alper?.. O resimler kim için yapılıyor… O gösteriler kim için veriliyor?.. Uzman eleştirmenler için mi?
Senin için yapılıyor Alper, senin için… Senin için yapılan şey hakkında fikrin olmayacak mı?.. Bir ‘’Hoşuma gitmedi’’ lafını dahi mi söyleyemeyeceksin, baskıdan, korkudan ve sana susmayı öğreten beyin yıkanmışlığından..
Futboldan anlamam ama; Futbol kimin için oynanıyor?.. Sen tribünde, sen ekran başında olmasan bu spor olur mu?.. Senin paran ve senin zamanınla senin için yapılan sporu, hiç fikrin olmadan, ot gibi izlemen söyleniyor sana. ‘’Sus, uzmanlar konuşsun…’’
‘’Tamam… Uzmanlar konuşsun da, bu spor onlar kadar benim için de yapılıyor…O zaman ben de konuşurum’’ demekten niye korkuyorsun Alper!..
Milyonlarca dolar harcanıp çekilen filmler eleştirmenler için mi çevriliyor? Yarışlar, tiyatrolar eleştirmenler için mi sahneye konuyor?
Turizm şirketleri, o dünya turlarını gezi yazarları için mi düzenliyor, senin için mi? Gitmiyor, gezmiyor, görmüyor musun? Niye fikrin olmayacakmış senin? Niye fikrini söyleme hakkın olmayacakmış o zaman?
Güzellik kimin için Alper?... Sevgi kimin için?..
Ben sıradan bir insanım Alper… Hiçbir özelliğim ve uzmanlığım yok.
Sıradan… Hani iskeleye yanaşan vapurdan içinden bir an önce çıkmaya çalışan ve sokaklara karışan binlerden biri kadar sıradan.. . Belki senden ve onlardan birazcık tek farkım… Beni ‘’sıra dışı’’ yapan farkım…
Ben düşünüyorum. Belki de düşündüğümü söylemekten korkmuyorum… Çevremdeki düzen beni susturmayı pek başaramadı. Israr ettim. Gayret ettim. Konuşuyorum.
Sen de düşünüyorsun dostum. Sen de yediğin, içtiğin, seyrettiğin, dinlediğin, izlediğin, gezdiğin, baktığın, kokladığın, gördüğün, tattığın her şey hakkında fikir sahibisin. Çünkü beynin var… Beş duyun var ki düşünüyorsun…
Ama susuyorsun… Beynin öyle etki altına kalmış ki, kendin susmakla kalmıyor, konuşana, fikrini söyleyene de tahammül edemiyorsun.
Bu memlekette insana doğduğu günden itibaren konuşmayı öğretmeye çalışırlar.
Kurslar açılır, diksiyon dersleri verilir... Ama öğrendiği günden itibaren de, hep susması söylenir… Hep susması…
Sana öğretildiğine göre ’’ayrılmış insanlar’’ vardır. Sadece onlar konuşma hakkına sahiptir. Sadece onlar konuşabilir.
Sen sadece düşünürsün.
Konuşmadan…
Düşün Alper düşün… Hiç konuşma. Sadece düşün…
İşimiz çok Alper… İşimiz çok!..
Abdurrahman KARAL