Osmanlı İmparatorluğunun 34. Padişahı olarak 1876 yılında tahta çıkan Sultan II Abdülhamit
Han, çökmekte olan bir devletin büyük sorunları ile 33 yıl mücadele etmiş, buna rağmen İmparatorlukun makus kaderini değiştirememişti.
Balkanlarda başlayan isyanlar ve 93 Harbi denilen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Sultan II Abdülhamit Han döneminin en önemli olayları arasındadır.
Rusların bu savaştaki hedefleri, Batıda İstanbulu alıp, boğazların hakimiyetini ele geçirmek, Doğuda ise Anadolunun kilidi konumundaki Erzurumu alarak Akdenize ve İran Körfezine ulaşmaktı.
1877 yılında başlayan 93 Harbi ile Osmanlı orduları umdukları başarıyı sağlayamamış, Ruslar batıda ilerleyerek İstanbula kadar gelip Yeşilköy de karargâh kurmuşlar, Kafkas Cephesinde ise Erzuruma kadar ilerlemişlerdir.
Savaşın başlamasıyla birlikte kısa sürede Ardahan ve Doğu Beyazıtı alan Ruslar; Kafkas Cephesini savunmak için görevlendirilen Gazi Ahmet Muhtar Paşanın Zivin, Gedikler ve Yahniler Meydan Muharebeleri ile bozguna uğramışlarsa da, Alacadağ ve Deveboynu Savaşlarını kazanarak, Erzurum önlerine kadar gelmişlerdir.
Sultan II Abdülhamit Han, Deveboynu Savaşının kaybedilmesi üzerine fevkalade üzüntü duymuş bu düşüncelerini ve tavsiyelerini 21 ekim 1877 tarihli bu telgraf ile Bugünkü gün bulunduğunuz mevki, Anadolunun en mühim noktası ve düşmanın göz diktiği yerdir. İşte bu mevki, büyük bir tehlike içinde bulunuyor. Maazallah bir müddetten beri ordumuzda görülen perişanlık ve bozgunluklar bu sefer de vuku bulur. Erzuruma düşmanlar ayak basar ve
istila ederlerse böyle feci bir hadisenin devlet bünyesinde açacağı maddi ve manevi yaraları size tarif etmeye hacet yoktur.
Bu sebeple asıl iş görecek, devletin üzerindeki nimet hakkını ödeyecek ve İslâm milletinin
sizden beklediği hamiyeti ispat edecek gün, bu gündür. Bulunduğunuz mevkiin muhafaza edilmemesi hepimize kıyamete kadar tarih kitaplarımızdan silinmeyecek ve askerlik şerefimize leke sürecek hazin bir hatıra olacaktır. Böyle bir şeyin olmaması, bütün asker ve eli silah
tutabilen halkın kanlarının son damlasını bu uğurda akıtıp, savunma görevini eksiksiz yerine getirmelerine bağlıdır. Vezirim İsmail Paşa, İzzet Paşa, Mustafa Paşa ve Hüseyin Paşa ile ciddi ve hakiki işbirliği yaparak gayret sarf ediniz. En büyük kumandandan başlayarak, her kim
harpten kaçar ve bundan önceki harpte olduğu gibi korkuya kapılarak, kaçma alçaklığına kalkışırsa, onu derhal kurşuna diziniz. Askerin geri çekilmesini önlemek için diğer müessir
askeri tedbirlere de başvurunuz.
Hepinizi Allahın yardımına emanet eder, asla telaş ve yılgınlık göstermemenizi, kendini savunamayan zavallıları ve bilhassa kadın ve çocukların emniyetini sağlamanızı ayrıca
hatırlatırım. Vatanlarının muhafazası uğrunda din ve haysiyetleri bakımından mükellef
oldukları sebat ve gayreti göstermelerinin başlıca maksadımız olduğunu, Erzurum, Erzincan, Bayburt ve Kığı kazalarıyla diğer civar yerlerin eşraf ve ahalisine anlatmakta acele ediniz. Gazi Ahmet Muhtar Paşaya iletmiştir.
Sultan II Abdülhamitin Erzurumlulara hitaben kaleme aldığı Vatanın müdafaası uğrunda bütün düşmana karşı göstermeye azmettiğiniz gayretinizden dolayı pek çok memnun oldum. Davamızın Hakka yakınlığından ve Allahın yardımına mazhariyetimizden emin bulunduğumuzdan zerre kadar üzüntüye kapılmamız pek yersiz olmakla beraber, meşru olan davamızın yine meşru ve mesut neticelerini kazanmak için son derece fedakârlık
göstermelisiniz. Devletimizin toprak bütünlüğü garanti altına alınmış olduğundan, Allah göstermesin, Erzurum şehrini düşman istila etse bile oranın yine bize ait topraklardan
sayılmasına halel gelmeyeceğinden, ancak düşmanın memleketimizde kalacağı müddet zarfında bize tereddüt etmeden reva göreceği pek çok misalleri ortada türlü zulüm ve hilelerden
dolayı Müslüman ve Hristiyan bütün tebaamızın ırz, namus ve hayattan tehlikeye düşüp, vatanımızın korunmasında kayıtsızlık gösterdiğiniz için de meşru devletinize karşı şerefiniz lekelenir. Bu sebeple kurtuluşunuzu memleketimizin muhafazasında bilip, Osmanlı sancağının himayesine sığınıp, saldırganı kovmak hususunda son derece gayret göstermenizi bilhassa emir ve tavsiye eder, hepinizi Allahu Teâlânın yardım ve inayetine emanet ederim. Şeklindeki,
ikinci bir telgrafı da bulunmaktadır.
Gazi Ahmet Muhtar Paşanın, Deveboynu Savaşından sonra Rusların teslim ol mektubuna verdiği Erzurumu müdafaa edenlerin maddi ve manevi kuvveti her şeyin üstündedir. Kaleyi son damla kanımıza kadar müdafaa edeceğiz cevabı, Erzurumlular tarafından karşılık görmüş,
şehirde yapılan mitinglerde dadaşlar, vatan ve Millet uğrunda kanlarının son damlasına
kadar mücadele edeceklerini ve şehri teslim etmeyeceklerini Gazi Ahmet Muhtar Paşaya duyurmuşlardır.
9 Kasım 1878 günü dadaşlar, Gazi Ahmet Paşayı haklı çıkarmış, genci- yaşlısı, kadını- erkeği ile Aziziye Savaşında destan yazmıştır.
Ordu millet dayanışmasının en güzel örneklerinden biri olan ve Nene Hatunun efsaneleştiği Aziziye Savaşı ile Ruslar, büyük bir mağlubiyet almış olmalarına rağmen, 31 Ocak 1878 yılında imzalanan Edirne Mütarekesi ile Erzurumu 8 Şubat 1878 yılında işgal etmişlerdir.
Osmanlının mağlubiyeti ile sonuçlanan 93 Harbinden sonra yapılan Ayastefanos (Yeşilköy) anlaşması ile Kars, Ardahan ve Batumda Rusların egemenliğine geçmiş, Ruslar bu sayede uzun yıllardır hayal ettikleri Akdenize açılma projesine kavuşmuşlardır.
Rusların bu stratejik noktaları ele geçirmeleri, batılı devletleri rahatsız etmiş, 13 Temmuzda yapılan Berlin Anlaşması ile Erzurum ve Doğubeyazıt tekrar Osmanlıya iade edilmiş, Kars Ardahan, Batum ve Oltu, Ruslarda kalmıştır.
İkinci Abdülhamit Han, dengeli ve tarafsız bir politika izlemesine rağmen, sanayi devrimini yapmış, iktisaden gelişmiş, günün şartlarına göre üstün teknolojiye sahip emperyalist güçler karşısında toprak kayıplarının önüne geçememiştir.
Dindar, çalışkan, kültürlü ve güçlü bir hafızaya sahip olan Sultan II Abdülhamit Han; sağlık, ulaşım, eğitim, iletişim konularında ciddi projeleri hayata geçirmiş, 33 yıllık saltanatı, 27 Nisan
1909 yılında tahtan indirilmesiyle son bulmuş, üç yıl Selanikte göz hapsinde tutulmuş,
1912 yılında İstanbula gelmiş, 10 şubat 1918 yılında burada vefat etmiştir.
Makamı cennet olsun. Amin!..
Kaynakça. Kürkçüoğlu Erol, 8-9 Kasım 1877 Aziziye Zaferi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, 2014 Konukçu Enver, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, ETSO Yardım, Araştırma ve Geliştirme Vakfı, Ankara, 1992 Kocagüney Vehbi, 1877-1878 Osmanlı Rus Harbinde Aziziye Tabyası Savaşları, Er-Vak Yayınları, Erzurum, 2016 Kocagüney Vehbi, Erzurum Kalesi ve Savaşları, Er-Vak yayınları, Erzurum, 2015 Arif Mehmed, Başımıza Gelenler, Hamle Yayınları, İstanbul, 1996 Nusret Mehmet, Tarihçe-i Erzurum, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005 Karabulut Kenan, Osman Nuri II Abdülhamit ve Saltanatı, İstanbul, 2008 Aksun Nur Ziya, II Abdulhamit Han, İstanbul, 2010 Mahmud Celaleddin Paşa, Miratı Hakikat, Hazırlayan, İsmet Miroğlu, İstanbul, 1983 Topdağı Sabri, Aziziye-Mecidiye Tabyaları
ve Tabyalarda Yazılan Destan, Er- Vak Yayınları, Erzurum, 2017