Haber Girişi : 26 Aralık 2016 00:49

ŞU HEMŞEHRİ SERMAYE HALA NAZLANIYOR MU?

ŞU HEMŞEHRİ SERMAYE HALA NAZLANIYOR MU?
Bu anekdotu, yıllar önce bir yazımda yine kullanmıştım. Bir kere daha tekrarlayacağım, izninizle.
Yakın arkadaşım olan bir kamu kuruluşunun yöneticisini ziyarete gitmiştim.
Odaya girdiğimde yanında bir kişi daha vardı. Hararetli bir şekilde arkadaşıma bir şeyler anlatan konuk beyefendinin kızı, Atatürk Üniversitesini kazanmış. Kayıt için gelmişler. 
Bize çay kahve söyleyen ev sahibimiz, uzun bir telefon görüşmesine dalınca, hoş sohbet konuğumuz bana dönerek anlatmaya başladı.
"Atatürk Üniversitesi mezunuyum. Kırk yıl önce Erzurum'da okudum. Kızım benim üniversitemde okusun, daha da önemlisi Erzurum'da okusun istedim. Doğduğum şehirde yaşamıyorum, işim gereği başka bir kente yerleştim. Ama eşime çocuklarıma doğduğum şehirden çok, dört-beş yıl öğrenci olarak bulunduğum Erzurum'u anlattım durdum bir ömür. Kızım hiç tereddüt etmeden Atatürk Üniversitesini tercih etti. Kayıt için ailece geldik. Üç gündür buradayız ve çok mutluyuz. Bütün şehri gezdirdim çoluk çocuğa?"
Erzurum'a duygusal bağı birçoğumuzdan ileri bu "gönüllü hemşehriye" kanım ısındı. Sordum: "Değişmiş mi Erzurum, gelişmiş mi?" "Vallahi başka bir yere geldiğimi sandım." Dedi. "Ama insanı hiç değişmemiş, her zamanki gibi candan, samimi, misafirperver" diye de ekledi.
Gönüllü hemşehri, caddelerden, binalardan, oluşan yeni semtlerden, uydu kentlerden etkilenmişti. Yaşadığı şehre göre daha temiz, düzenli bulmuştu.
"Eskiye göre epey büyümüş. Benim burada olduğum devirde karayollarının üst tarafında hiç yerleşim yoktu, Gez Köyün oralarda, sanayi civarında da? Çok güzel konutlar yapılmış?" Belli ki Yenişehir, Yıldızkent, Dadaşkent'i kast ediyordu.
Evimizdeki çoluk çocuk büyür, gelişir, serpilir. Gözümüzün önünde fark etmeyiz bunu ebeveynler olarak. 
Uzaktan akrabalar, dostlar gelince "Ooo maşallah, nasıl da büyümüş, kilo da almış." Derler ya. 
Şehir sakinleri de öyledir biraz. 
Çok fark etmezler gelişmeyi, büyümeyi. 
Ama elbette, şehrin kalkınma meselesi,  yeni uydu kentlerin yükselmesinden? Konut üretimindeki muazzam artıştan? Diğer fiziki güzelleşmelerden ibaret değil. 
Temel sosyal, ekonomik göstergeler önemli. 
Üretim, istihdam, kişi başına düşen gelir oranı, kişi başına düşen mevduat miktarı gibi göstergelerle; misafirimizin gözlerini kamaştıran gelişmeler bir araya geldiğinde kalkınmada kat ettiğimiz mesafe kendini gösterir. 
Elbette, geleceğe yürüyen Erzurum, dünden bugüne çok önemli aşamalar kaydetti kalkınma konusunda. 
Daha yapılması gereken çok işler var. 
Alınması gereken çok önlemler, hayata geçirilmesi elzem devasa projeler mevcut.
***
İşte bugün, arşivimi karıştırırken rastladığım eski bir yazıya göz gezdirirken düşündüm ki.
Sıkça dile getirdiğimiz gibi.
Erzurum'un yeni kalkınma paradigmasının temelini üreten ekonomi teşkil etmeli.
Bunun için her ilçede, her mahallede özellikle üretime yönelik tesisler görmeliyiz. 
Büyük tedarik zincirlerinin raflarda yerel markalı ürünler yer almalı. 
İleri teknolojiye dayalı hayvancılık ve gıda tesisleri, harıl harıl ürün yetiştirmeli. 
Bunun için hükümetin açıkladığı teşviklerden azami şekilde yararlanmanın yolları mutlaka bulunmalı. 
Teşvik, adrese teslim ürüne benzemez ki?
Elde etmek için gerekli hazırlığı yapmak lazım, koşulları yerine getirmek lazım. Şehir için koşullara tabi olarak kasada kilitli kaynağı söküp almak lazım.
Şehrin girişimci sınıfını, işadamını bu alana sevk etmek lazım. 
Yani hükümet gel bu kızı al, niyet ettim vereceğim sana demiş. 
Yerel yöneticilerin damadı bir güzel hazırlayıp, gidip Allah'ın emriyle istemesi, nişanı, nikâhı yapması gerekmez mi? 
Bir de yine çokça dile getirdiğimiz HEMŞEHRİ sermayenin şehre gelip, yatırım yapmasını sağlamak konusunda ciddi bir mesafe alındığını duyup işitmedim.
Bu konuda, itiraf edelim eksiğimiz var. 
Gurbetteki büyük işadamlarımızın, cesur girişimcilerimizin üreten ekonomiye katkısı yok mesabesinde. Ama neden? 
Eski yazılarımdan belki hatırlayan olur, çok örnekler vermiştik, birçok şehrin istihdama çare, üretime yönelik dev tesisleri, o şehrin gurbetteki evlatlarınca inşa edilmiş. 
Üniversitelerinin milyon dolarlık laboratuvarları kendi işadamlarının eseri.
Bize hemşeri sermaye, Ramazan paketi, bayram harçlığı şeklinde uğruyor, senede bir gün. E onu şükür devletimiz de bol bol ihsan ediyor, hiç zahmet etmeseler de olur, yani.
Teşvik paketinden azami şekilde istifadeyi ve hemşeri sermayenin ne yapıp edip kalkınma havuzuna dâhil edilmesini; şehrin zenginleşme devriminin iki temel unsuru olarak görüyorum. 
Kıymetli yerel yöneticilerini ve sivil toplum kuruluşlarımızı bu konuya biraz daha kafa yormaya çağırıyorum.
Etiketler : vahdet
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.