Seçim çalışmalarındaki 'entelektüel seviyenin' şehrin kültür ve irfanı ile mütenasip olmasını çok önemsiyorum.
Bu bakımdan, değerli adaylarımızın açıklamalarını merak ve dikkatle takip ediyorum.
Her sabah ilk işim, yerel gazeteleri didik didik edip, siyasi açıklamaları bir seyyah merakıyla keşfetmek oluyor.
Kıymetli adaylarımızın vaat dağarcığında 'şehrin geleceğine ilişkin' ciddi projeler gördüğümde hissettiğim umut dolu mutluluğu tarif edemem.
İnanın, dikkate değer her satırda kalbim onların hizmet sevdasına ortak olmanın heyecanı ile çarpıyor; beynim onların yaratıcı fikirleriyle şenleniyor.
Muhalefet Milletvekillerinin, iktidar siyasetçilerine yönelik eleştirilerinde, hem yol gösterici bir kılavuzluk, hem de icabında hizaya getirici dost uyarıları gördüğümde ayrı bir memnuniyet duyuyorum.
Şehir sevgisi, muhabbetlerin muhakkak en temizidir. Bu en içten sevginin şahsi ve siyasi telakkilerin üzerinde tutulması başta gelen görevimizdir.
Bu açıdan baktığımızda, geleceğe yürüyen Erzurum'un kılavuz kaptanlarını, yani iktidarı ve muhalefeti ile yerel siyasetçilerini aynı yüksek hedefe kilitlenmiş 'hizmet sevdalıları" olarak görme arzumuzu tekrarlamış olalım.
***
Yukarıda ifade ettiğim tatlı bir heyecanı, geçen gün yine yaşadım.
Milletvekilimiz İbrahim Aydemir, Dereboğazı Köyü'nde vatandaşlarla buluşup, hasbihal etmiş.
Bu samimi sohbette şöyle demiş Sayın Aydemir: "Dirgeni eğişi bilen, mazıyla bonduruku tanıyan, şorakla kurakı tarif edebilen, biri, Bu coğrafyanın bir evladı, bu toprakların çocuğu olarak bizim tarım sektörüne bakışımız kürsü, masa başı yaklaşımı değildir, samimidir kalbidir."
Değerli Milletvekilinin, tarım sektörüne yaklaşım tarzını ifade ederken kullandığı cümleleri, derin sorunların içselleştirilmiş tespiti ve kati çare arayış çabası olarak algıladım.
Siyasi beyanatlar, ekseriyetle, büyük bir starın yüksek bir platformdan söylediği şarkılar gibidir, bizde?
Şarkısını söyler gider şarkıcı.
Beyanat kalkınmacılığının muvakkat mikrofon ve kamera şehvetine kapılan siyasetçiler de, tıpkı onlar gibi atıp nutuklarını, çekip giderler.
Hâlbuki siyaset söylemi, el ele bar oynarken, ses sese türkü söyleme sanatıdır. Solo icradan çok, koro kolektivizmini gerektirir.
İbrahim Beyin köylülerimizle sohbeti, bir siyasetçinin tepeden nutkuna benzemiyor.
Hemen ekleyeyim; İbrahim Bey'in içten ve özgün yaklaşımları tarım ve hayvancılık sektörü ile sınırlı değil.
Açıklama ve projelerinden izleyebildiğimiz kadarı ile geleceğe yürüyen Erzurum'un temel sorunlarının çözümüne yönelik düşünce ve önerileri mevcut. Bunları uygulayabilmesi için kendisine bir fırsat daha verilmesini diliyoruz.
Bu şehre, şorağı da kurağı da bilen Milletvekilleri lazım!
Bilenlere ne mutlu, yolları açık olsun; bilmeyenler öğrensin öyle gelsin!
***
Ey karar vericiler;
Her şeye rağmen bu mübarek şehirde siyaseti Allah ve kamu rızası için yapanların sayısı; gevşek, basiretsiz, dirayetsiz, beceriksiz, ahlaken defolu tiplerden çok daha fazladır.
Buna inancımız kesindir.
26. dönem milletvekili adaylarını belirlerken "Siyaseti Allah ve kamu rızası için" yapacak "Şorağı da kurağı da bilen" kişilere fırsat vermenizi temenni ediyoruz.