Emperyalist şer odakları ve içimizdeki hainler bu kez de, yeni yılın ilk saatlerinde Ortaköy'de ölüm kustular!
İstanbul'da yılbaşı gecesi eğlence merkezine terör saldırısı düzenlendi: 1'i polis 39 ölü, 4'ü ağır 65 yaralı var
Bilesiniz ki öyle kararlı ve öyle inançlıyız ki, sizleri tek tek gebertene kadar, çıktığımız bu kutlu yoldan geri dönmeyeceğiz. Biliyoruz; bu uğurda kanımız da akacak, canımız da yanacak. Ama unutmayın ki bu savaşta, ölüm sizin için bir felaket, bizim için de Rabbimiz'le vuslattır.
Kanlı ajandanızın en tepesine not düşün: Irak'ta, Suriye'de ve Libya'da olduğu gibi bu ülkeye çökemeyecek, bu milleti birbiri ile savaştıramayacaksınız...
Oyunun da, kurulan tuzakların da farkındayız...
Boyun eğmeyeceğiz. Çünkü: Çok şükür ki, Türk Devleti ve milletimiz, ülkemizin içine çekilmek istenen tüm tuzakların ve kahpeliklerin farkında. Evet; canımızı yakmayı ve bize katmerli acılar yaşatmayı başarıyorsunuz! Fakat unutmayın ki bu şerefsiz stratejiniz, ne bizi tek vücut, tek yürek olmaktan alı koyar, ne de size karşı bizi diz çökertir.
Ey katiller! Canımızı yakmayı başarıyorsunuz ama...
Bilakis bugün olmadığı kadar güçlü ve olmadığı kadar teyakkuzdayız. Biliyoruz; düşmanlarımız, her türlü iğrenç maskenin arkasına gizlenmiş kan emici birer vampirdir. Öyle ki, bizi vuran hainlerin bazıları daha Ortaköy'deki katliamın barut kokusu etrafa
yayılmamışken, timsah gözyaşı dökerek kınama mesajları yayınladılar!
Kundakçı tulumbacı Batı!
İstanbul'da eskiden bir dönem kundakçı
tulumbacılar varmış. Sırf işlerinden olmasınlar diye, yangın olmadığı zamanlarda, gizlice bir yerleri kundaklayıp yakarlarmış, sonra da kurtarıcı edasıyla koşup çıkardıkları o yangını söndürmeye çalışırlarmış! Bu katiller, siyasi literatürümüze, "Kundakçı tulumbacılar" namıyla geçmiş! Bugün, Batılı şer odaklarının bize karşı yaptığı tam da budur: Önce kiralık tetikçilerin eline silah ve bomba verip üzerimize salıyorlar, ardından da suret-i haktan gözükerek, sözde yardıma koşuyorlar!
Ey Batı! Tıpkı tarihin gibi yüzün kapkara, ellerin kanlı!
Sen; kalkıp Türkiye'nin, "bunlar terör örgütüdür" dediği katiller sürüsüne her türlü silahı verip,
onlara yardımda sınır tanımayacaksın! Ardından da zerre kadar vicdan azabı çekmeden, hatta hiç utanmadan televizyona çıkıp, "Türkiye ile birlikte biz de matem tutuyoruz" diyeceksin! Ey Batı! Tarihin bir çok döneminde, senin çirkin ve lanetli yüzünü çok gördük. Nitekim insanlığa yaşattığın vahşete bütün bir dünya tanık oldu. Lâkin, son yıllarda öyle alçaldın, öyle alçaldın ki, kapkara olan o kanlı tarihin bile sana lanet okuyor: Kahpeliğin bu kadarı da artık çok fazla!
Dün içimizden birileri, "Batıya boyun eğelim" demişti! Bugün de aynı nakaratı, o korkakların
torunları tekrarlıyor!
Bugün ülkemizin ve milletimizin başına öyle büyük bir bela musallat oldu ki, bu fotoğraf bize Milli Mücadele yıllarını hatırlattı. O gün, Mustafa Kemal önderliğinde bir avuç inanmış adam, "Ya istiklâl ya ölüm" parolasıyla Kurtuluş Mücadelesi'ne çıktığında, içimizden birileri "Bizim için en ehveni şer olan Amerikan mandalığıdır" diyordu. Yani "savaşmayalım, teslim olalım, boyun eğelim, onların müstemlekesi olalım" diyordu! O gün bu millet, o korkak ve Batı hayranı budalalara rağmen ölümüne mücadele etti ve düşmanın pis çizmelerine Anadolu'yu daha fazla çiğnetmedi. Ne yazık ki bugün de, Türkiye benzer tabloyla karşı karşıya... Bu yüzdendir ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaç zamandan beri, "İkinci İstiklâl Harbi'ni yaşıyoruz" demesi, hiç de boşuna edilmiş bir söz değil.