AK Parti yeni bir "kaza"ya kurban gitmemek için bu kez, olmadığı kadar ince eleyip sık dokuyor. Bütün mesele, yeni dönemde tek tük de olsa, parti saflarında "tuzluk" olmasın. Sıfır tolerans...
İlla da bir örnek vermek gerekirse şöyle düşünün:
MİT'e işe girmek, AK Parti'de aday olmaktan çok daha kolay!
Baksanıza ilk elemede, 6 bin 200 aday adayını bin 200'e düşürmüşler. Bu hafta içinde de, o bin 200 kişi içinden 550 kişiyi belirleyecekler.
Aynı delikten iki kere sokulmak istemiyorlar.
Haksız da sayılmazlar hani...
Şayet 17-25 Aralık yargı darbe girişimi başarıya ulaşmış olsaydı, artık biliyoruz ki bugün bambaşka bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık.
KPSS sınavlarında çevrilen şu dolapları görüp buna rağmen, hâlâ "bu ülkede paralel bir tehlike olmamıştır" diyenler varsa, ya çok saftırlar, ya da sırf AK Parti'ye karşı oldukları için inadına "yok" diyorlardır.
AK Parti kimleri aday gösterir, kimleri göstermez bilemeyiz.
"Ben biliyorum, işte liste!" diyenler çıksa da...
7 Nisan'dan önce bunu öğrenme şansımız yok.
Fakat bir şeyi biliyoruz. O da: Yeni dönemde, AK Parti saflarında başka bir tuzluk vakasının yaşanmayacağıdır.
Tabii ki aynı şeyi CHP ve MHP için söyleyemeyiz. Zira özellikle CHP, sırf seçimde bir iki puan daha fazla almak uğruna, bırakın paralel yapıyı, şeytanla bile ittifak yapmaya hazır.
Hakkını yemeyelim MHP, CHP'ye göre daha temkinli davranıyor. Çünkü önceki seçimde yediği kazığın acısını hâlâ unutabilmiş değil. Ama nasıl bir inatsa o, paralel yapıyla da arasına duvar öremiyor bir türlü...
Oysa AK Parti çok kararlı:
Kıyısından bile olsa, vaktiyle paralel yapıyla iş tutmuş kim varsa, hepsinin üstü bir kalemde çizilecek.
İster temayül yoklamasında ya da anketlerde birinci çıkmış olsun, isterse ağzıyla kuş tutuyor olsun, hiç bir değeri yok. Değil mi ki paralel yapıyla iş tutmuş...
Anlamak istemeyenler için bir defa daha söyleyelim: Yeni Türkiye'de, paralel yapının "p"sine bile yer yok...
Gelelim sorunuza...
Hani sorup duruyorsunuz ya, "AK Parti'nin listesi nasıl olur?" diye...
Aslında o listenin nasıl olacağını, isteseniz siz de tahmin edebilirsiniz.
Yapmanız gereken tek şey şudur:
Şu 136 aday adayını tek tek inceleyin. Bakın bakalım ki içlerinden kaçı doğrudan ya da dolaylı yollardan paralel yapının tezgâhından geçmiş?
Ve en önemlisi de, o 136 aday içinde acaba kaçı, 17 Aralık yargı darbe girişiminden sonra, AK Parti'nin yanında durup, safını paralel yapıya karşı belirlemiş?
Çıkacak sonuç, milletvekili aday listesi demektir...
Mesela, bir de hacıyatmazlar var.
Tamam; paralel yapının dümen suyuna girmemişler, ama şöyle erkekçe de paralel yapının karşısında diklenememişler.
Buradan hareketle...
Ben size bir tüyo vereyim: Hiç düşünmeden bunların da üstünü çizin. Çünkü zor zaman geldiğinde, bunlar anında tornistan ederler. AK Parti, bu nokta-i nazardan olanları da silip attı...
İyi de yaptı.
Unutmayınız ki...
AK Parti için İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca, o ateşin yakılmasında bir dahili olmayıp ancak o ateşi uzaktan seyredenlere göre, bin kat daha kıymetli...
Gördüğüm kadarıyla, vaktiyle orduya, MİT'e, polise, yargıya, üniversitelere, her türlü kamu birimine, medyaya ve iş dünyasına sızan paralel örgütün işi bu sefer çok zor...
En azından iktidar namzeti AK Parti'ye sızamayacaklar...
Gidecekleri adresler belli:
Birinci derecede CHP ve BBP, tali derecede de MHP...
Onun da hiç bir kıymet-i harbiyesi yok.
Çünkü yeni Türkiye'de siyaset, vesayetten kurtulmuş siyasi aktörler eliyle düzenlenecek.
O gün Pensilvanya'dan medet umanlar, okyanus sularında boğulacak, gücünü halktan alanlar da yoluna devam edecek.
Haydi siz kendinizi Ahmet Davutoğlu'nun yerine koyun ve o 136 kişilik aday adayı listesini önünüze alıp, altı kişilik bir aday listesi çıkarın...
Göreceksiniz, AK Parti de sizden farklı bir liste çıkarmayacaktır.