“akıllı düşünene kadar deli oğlunu everir kurtulur”
Hadsizler birkaç yıl önce SARI GELİN türküsünü cenaze marşı yerine millete dinlettiler. Fakat anladılar ki “Sarı Gelin Erzurum Türküsüdür, Kimsenin Cenaze Marşı Değildir!”seslerini kesip oturdular.
Şimdi de; UNESCO, Ermenistan mutfağının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirttiği lavaşı “Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”ne eklemiş ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 2014 yılının “Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”ni açıklamış. Lavaş “Ermeni mutfağının ayrılmaz bir parçasını oluşturan ince ekmek” şeklinde tanımlanmış. Şaşkınlar daha bilmiyorlar ki ne halt etsinler.
Bir gün sonra yani bugün de Azerbaycan hemen itiraz etti ve itiraz dün kabul edildi. Armenian Report gazetesinin haberine göre, lavaş hakkında bilgilerin UNESCO Konvansiyonu uyarınca kaydedilmiş olduğu dosya ismi değiştirildi ve böylece lavaş Ermeni mutfağına has bir gıda türü olmaktan çıktı.
Azerbaycan Kültür Bakanlığından ise "Komitede yapılan istişareler neticesinde; bir yiyecek türünün, Ermenistan topraklarında pişse bile Ermeni halkına has sayılamayacağı sonucuna vardık" açıklaması yapıldı.
Vallahi bravo Azerbaycan’a ,bizde bir söz vardır “akıllı düşünene kadar deli oğlunu everir kurtulur” aynen öyle oldu ama akıllı olduğumuz da pek söylenemez..
Erzurum da bu makamlarda bir yürekli yok ki çıksın da bir açıklama yapsın. Ermeniler “lavaş”a da sahip çıkacak elbette, yıllarca maraba olarak kaldıkları topraklarda “Lavaş” ile adam oldular. Ağalarının evlerinde “lavaş” yediler niye sahip çıkmasınlar. Soracaksın Ermenilere “sizler iyi zanaatkârmışsınız” bunu kabul ediyoruz ama ekmekle ilgili ne gibi bir kültür getirdiniz bu topraklara. Biz büyüklerimizden hiç duymadık “lavaş” ermeni ekmeğidir, “tandır” Ermenilerin bize öğrettiği bir fırın çeşididir, Ermenistan da “tandır “kullanılır diye. Allah’ını seven söylesin. Hiç böyle bir şey duydunuz mu büyüklerinizden “biz onlardan öğrendik” dediler mi? Öğrenmek ayıp değil üstelik gurur duyulacak bir özelliktir. İnsanoğlu ölene kadar öğrenmenin arkasından koşar. Sonra insanlar kendilerinden bir adım ilerde olan kişilerden bir şeyler öğrenir. Hatta tandır Erzurum, Bayburt veya Erzincan’da değil Gümüşhane’de yapılan ev fırınıdır. Hatta yurdumuzun hiçbir yöresinde evin başköşesinde Evi Tandır evinde yere gömülü “tandır”a rastlayamazsınız. Bunlar memleketimize gelmişler, aç karınlarını doyurmuşlar, yaptığımız iyiliklerin karşısında sütlerinin gereği olan zalimlikleri yapmış, çıkıp gitmişler. Yanı yöresel anlatımla “hizmetkâr” “maraba” olarak burada yaşamışlar. Gittikleri zaman da beylerden, hanımlardan ne öğrenmişlerse memleketlerindekilere de onları öğretmişler. Bu durum komşuluk ilişkilerinden ortaya çıkan, kültür alış-verişinden oluşan bir durumdur. Hiçbir hanım, hiçbir bey hizmetkârından bir şey öğrenmez. O bilmez ki hanımına da öğretsin. Bu topraklar onlara ait olaydı hiç bırakıp giderler miydi? Yaptıkları zulmün bin katını yapar yine buraları bize bırakmazlardı.
Haddini bilmeyenlere bildirilir, Tarihin hiçbir döneminde Osmanlı toprakları üzerinde bir "Ermeni Eyaleti" veya bir "Ermeni Vilayeti" yoktu, hiç olmamıştı. Fakirler, yoksullar Anadolu’ya göç etmiş, karınları doymuş daha sonra yedikleri ekmeğe ihanet ederek yurtlarına dönmüşlerdir, Sarı Gelin Türküsünün olduğu gibi “Lavaş”ın sahibi Erzurumdur ve Anadoludur. Bu toprakların altı da üstü de Türktür, ebediyete kadar Türk kalacaktır, kimse heveslenmesin. Dostça kalın
Not: Erzurum da öyle çalışkan öyle sevilen bir İl Kültür Müdürü vardı ki engin bilgisi ve çalışmaları ile değil Erzurum’u Doğu Anadolu Bölgesini salladı. Herkes Turizm için kendini paralarken o bilgisayarı ile salonun diplerinde oyun oynardı. Erzurum’a bu konuda on yıl kaybettirenlerin ocağı batsın, Erzurum’un bu günkü durumundan daha berbat duruma düşsünler inşallah.