Açık kapı politikasıyla Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin, hayata yeniden tutunmalarını sağlayan çalışma izni, ülke ekonomisine katkı sağlayacak.
"İYİ BİR BAŞLANGIÇ UYGULAMASI"
Suriyelilere yönelik çalışma iznini, 'iyi bir başlangıç uygulaması' şeklinde yorumlayan uzmanlar ise hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorunda olan mültecilerin kayıt dışı statüden kurtulacak olmalarının önemine dikkat çekti. Düzenlemeyi yorumlayan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci ve Yrd. Doç. Dr. Nur Banu Kavaklı Birdal, mültecilerin tamamının 'vasıfsız' olmadığına vurgu yaptı. Uygulamayla beraber Türkiye'nin de kalifiye bir iş gücünden faydalanacağını belirten Nur Banu Kavaklı, "Suriyelilerin tamam, vasıfsız, kalifiye olmayan ve buraya devletten fayda umarak yaşamaya gelmiş insanlardan oluşmuyor. Çalışma imkanına sahip olmayan avukatlar, hemşireler, öğretmenler ve üniversite hocaları da var. Çalışma izni, gayet kalifiye olan bir iş gücünden Türkiye için de faydalı olabilecek şekilde yararlanma imkanı doğuracak iyi bir başlangıç uygulaması" dedi.
DAHA İNSANİ KOŞULLAR İÇİN?
Çalışma izninin mülteciler için daha insanca koşullarda çalışmak anlamına gelen önemli bir gelişme olduğunu belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç Dr. Nur Banu Kavaklı, "Oturma izni olan Suriyeliler için çalışma izni yoktu. İnsanlara yaşama izni verip çalışma izni vermemek; kayıt dışı, korunmasız, kalitesiz koşullarda ve düşük ücretlerde çalışmalarına göz yummak anlamına geliyor. 4 seneyi geçmiş bir zamanda insanlar burada yaşarken hayatlarını sürdürebilmek için sosyal yardımların ve düzenli ödemelerin olmadığı bir yerde tabii ki çalışmak zorunda olacaklardı. Bunun ortadan kalkması, emek sömürüsünün engellenmesi ve onlara bağımlı olan ailelerin daha iyi koşullarda yaşamasını sağlar" diye konuştu.
İKİ PERSPEKTİF
Suriyeli mültecilere yönelik çalışma izni için iki perspektif olduğunu belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci ise, "Hem Suriyelilerin daha düzgün şartlarda çalışacak hem de Türkiye'deki kayıt dışı sektörün terbiye olması anlamına gelecek. İnsan hakları açısından ciddi bir eşitlik sağlanacak. Ortak bir çalışma kültürü oluşturulacak ve çalışanlar arasında dayanışma tetiklenecek" dedi.
YOĞUN OLARAK TAŞERON VE KAYIT DIŞI
Suriyelilerin yoğun olarak taşeron ve kayıt dışı sektörlerde çalıştıklarını söyleyen Tuba Demirci, "Meslek sahibi, birikimli ve profesyonel meslek gruplarından gelen Suriyeliler de var. Ancak yoğun şekilde, tekstil, giyim, ayakkabı ve inşaat sektöründe çalışan mültecilerle karşılaşıyoruz. Gıda üretimi gibi sektörlerde çalışanlar da var. Suriyeliler, genel algının tersine vasıfsız, yoksul insanlar olmalarının ötesinde çok fazla kaynağı olan da insanlar. Kültürel ve bireysel manada toplumsal kesimler olarak kendi çalışma anlayışları ve kültürleri konusunda da ciddi katkıda bulunabilirler" şeklinde konuştu.
"İSTİHDAM SORUNUNU ETKİLEMEYECEK"
Suriyelilere yönelik çalışma iznin Türkiye'deki istihdam sorununu etkilemeyeceğini belirten Tuba Demirci, "Türkiye'de zaten ciddi bir işsizlik var. Bu nedenle Suriyelilerin çalışmasının bu işsizliğe kritik manada bir katkı yapacağını düşünmüyorum. Çünkü emek piyasası; uygun işe, uygun insanı bulmak üzerinden çalışıyor. Bu nedenle Suriyelilerin ciddi bir rekabet oluşturacağını zannetmiyorum. Yoğunlaştıkları tekstil ve inşaat sektörlerin işsizlik çok yüksek değil. Ayrıca Türklerin imtina ettiği sektörlerde yoğunlaşıyorlar" diye konuştu.