“Ve Allah onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin yine onların gönüllerini birleştiremezdin.”( Enfal Suresi 63 )
İslam’ı kabul etmeden birbirlerine düşman olarak yaşayanlar, birbirlerine kin duymuş olanlar İslam çatısı altına girdiklerinde kucaklaşıp dost olmuşlardır. Yüce Allah kıyamet günü diyecektir ki:
”Benim Celalim adına birbirlerini sevenler nerede? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde onları gölgemde gölgelendireyim.”
[Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizi, Zühd 53]
Yüce Allah yine buyurdu ki:
“Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine zaman harcayanlara sevgim vacip olmuştur.”
[Muvatta’, Şa’r 16]
Allah Rasulü (sav) kendisine oradan geçmekte olan birini işaret etti ve dedi ki: “Ya Rasuallah, şu geçen kişiyi çok seviyorum.” Allah Rasulü, adama: “bunu kendisine haber verdin mi?” diye sordu. Adam “hayır” deyince Allah Rasulü “ona haber ver” buyurdu. Adam gidene yetişip “seni Allah için seviyorum” dedi ve ondan “Kendisi adına beni sevdiğin de seni sevsin” cevabını aldı.
[Ebu Davud, Edep 113]
Sevgi yalnız kalpleri değil, cemiyeti de güçlü hale getirir. Bu yönüyle sevgi, manevi bir iman hareketidir. Sevginin ifade edilebilir olması önce bu kişilerin hayatlarında, daha sonra da toplum hayatında önemli değişikliklere vesile olacaktır. Bunu bir örnekle açıklamak isterim:
Geçen senelerde öğrencilerime, “en son annenize onu sevdiğinizi ne zaman söylediniz?” diye sorduğumda çocukların çoğu “hocam nasıl söyleriz, çok ayıp!” dediler ne yazık ki. Bu sıkılganlıktan kurtulmalarını istediğim için öğrencilerimin hepsine “çocuklar! Her gün birkaç kişiye onları sevdiğinizi söyleyeceksiniz” diyerek ödev verdim. Kimi bunu yapabildi kimi de yıllardır zihninde oluşan tabuları yıkamadığından hiç deneyemedi bile. Bir öğrencime ısrarla annesini arayıp sevgisini ifade etmesini söyledim. En sonunda utana sıkıla da olsa aradı ve biraz konuştuktan sonra annesinin niçin aradığını sormasıyla şu cevabı verdi: “Bir şey yok anne! Sesini duyup seni sevdiğimi söylemek istedim, seni çok seviyorum.” Annesi alışkın olmadığı davranış karşısında hem çok şaşırdı hem de çok mutlu oldu. O da sevgisini kızına ifade etti. Telefonu kapattığında öğrencimin gözlerinin içi gülüyordu. Eminim ki annesi de en az onun kadar mutlu olmuştur. Peki, sevdiklerimizi bu kadar mutlu eden bir eylemi neden hayatımızın bir parçası gibi düşünmeyip, sevdiğimizi söylemeyi sürekli erteliyoruz?
Toplumumuzda yer etmiş ve kemikleşmiş olan sevgi ifade zorluğunu hemen aşmak mümkün olmaz elbette ama bir yerden başlayabiliriz. Sevgimizi ifade etmenin ailemize ve çevremize olumlu katkılarını düşünerek biran önce faaliyete geçmeli ve bu halden kurtulmalıyız. Ki bizden sonra gelen nesillerde bu konuda zorlanmasınlar.
Unutulmamalı; ne kadar ilgi ve sevgi gösterirsek sevdiklerimize, o kadar ilgi ve sevgi gösterirler bize. Yine unutulmamalı; sevgi sorunu olan bir toplumda bir ahlak sorunu var demektir.
“İstediğimiz şeyi söylemek için son beş dakikamız kaldığını öğrenecek olsak, bütün telefon kulübeleri, karşısındakine, sevdiğini söylemeye çalışan insanlarla dolu olurdu.”
Chistopher Morley
Son beş dakikayı beklemeyelim, sevdiklerimize “Seni seviyorum” demek için. Son beş dakikayı beklemeyelim, sevdiklerimize sıkı sıkı sarılmak için. Öyleyse daha neyi bekliyoruz? Hemen şimdi sevdiklerimizi arayıp onları ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim. Görelim bakalım hayatımız ondan sonra ne kadar da güzelleşecek.
Sevgi dolu günler geçirmeniz temennisiyle.