Haber Girişi : 12 Aralık 2013 12:48

SEN PETERSBURG İZLENİMLERİ-2

SEN PETERSBURG İZLENİMLERİ-2

Bugün 11 Ağustos Pazar. Gece, günün yorgunluğunu atıp sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra, bize şehri gezdirecek olan rehberimiz Alexandra ile tanışıyoruz.

Alexandra; hanımefendiliği, sempatikliği, zekâsı, güzelliği, akıcı Türkçesi ve bilgisi ile hepimizde hayranlık uyandırıyor.

Türkoloji mezunu olan Alexandra, akademik hayatını Yardımcı Doçent olarak sürdürüyormuş.

1877 -1878 Osmanlı -Rus Savaşı’nda subay olarak Edirne’ye gelen ve oradan İstanbul’a geçen Alexandra’nın dedesi, tanıştığı bir Türk kızına âşık olmuş, neticede bu kızı alarak Rusya’ya getirmiş ve evlenmişler.

Otelimizin önünde İkinci Dünya Savaşı için yapılmış bir müze ve anıt bulunuyor, burasını bilahare gezeriz diye düşünüyoruz.

Moskova Caddesi’nden geçerken sağımızda belediye binasını ve binanın önünde eli ile işaret yapan Lenin Heykeli’ni görüyoruz.

Devrim bu şehirde başladığı için Lenin bu şehre oldukça önem vermiş, hatta bir ara Sen Petersburg başkent olmuş, şehrin ismi 1924’de Leningrad olarak değiştirilmiş.

1991 yılında SSCB dağılınca burada referandum yapılmış ve şehrin ismi tekrar Sen Petersburg olarak yeniden değiştirilmiş.

Rus devriminin efsane ismi Lenin’le ilgili burada birçok hikâye duyabiliyorsunuz. 

Lenin bir trene binmiş gidiyorken tren yolu bitmiş, duruma el koyan Lenin; “Hep beraber yenisini yapalım.”diyerek kararlılığını göstermiş.

Sert lider olarak bilinen Stalin de böyle bir trene binmiş ve yol bittiğinde etrafındakilere: “Treni omzunuza alın ve devam edin.”diye emir vermiş.

Böyle bir pozisyonda Brejnev ise “Madem yol bitti, kapıları kapatın gidiyormuş gibi yapalım.”demiş, bu üç anekdot Rusya’yı idare eden üç liderin farkını ortaya koyan örnekler olarak halk arasında anlatılıyormuş.

Lenin öldükten sonra onu cehenneme koymuşlar, devrimci ruhu olan Lenin burada isyan çıkarmış, bakmışlar ki bu rahat durmayacak onu almış cennete koymuşlar.

Cennetteki durumu gören Lenin, bu seferde cehennemliklerin içinde bulundukları durum için isyan başlatmış, neticede bakmışlar ki olmuyor, Lenin’i Tanrı’nın yanına çıkarmışlar.

Tanrıya; “Biz bu sorunu çözemedik ve bu adamı size getirdik.”deyip, Lenin’i bırakıp gitmişler.

Aradan bir zaman geçmiş, bakmışlar ki ses seda yok, yedi gün sonra gidip “Soralım demişler.”ve “Ey tanrımız, merak ettik.”demişler, Tanrı’da onlara “Artık Tanrı demeyeceksiniz, bundan sonra yoldaş var.”diye cevap vermiş. 

Dünyada en fazla ziyaret edilen şehirler arasında yedinci olan Sen Petersburg, sanayisi bakımından da beşinci sırada yer almaktaymış.

Sen Petersburg’da elektronik fabrikasından tutun da tank fabrikasına kadar çeşitli üretim yapan 300 fabrika bulunuyormuş. 

Sen Petersburg’da bulunan 140 metre derinlikteki metro ise dünyanın en derin metrosu olarak ün yapmış. 

Fıskiyeler Nehri’nden geçiyoruz, sol tarafımızda büyük bir meydan var, simetrik binalarla dolu olan Rossi Caddesi kartpostal gibi duruyor.

Rehberimiz bize dünyanın en ünlü bale okulunu gösteriyor ve dünyanın en iyi dansçılarının bu okuldan mezun olduğunu söylüyor.

Sen Petersburg’un ve Rusya’nın en görkemli caddesi olan Nevski Caddesi’ne geliyoruz.

Nevski “Çamur”anlamına gelmekteymiş, ama caddede temizlikten ve ihtişamdan başka hiçbir şey göremiyorsunuz.

Solda Rus Milli Kütüphanesi’ni, Puşkin Edebiyat Kafesi’ni, Bulaşık Nehri’ni, Straganagov Sarayı’nı, Kazan Katedrali’ni, Katerina Heykeli’ni, Eski Çarşı denilen sarı boyalı alışveriş merkezini bir kez daha görüyoruz.

Singer Dikiş Makineleri’nin satıldığı binadan yürüyüp sağa dönünce, II. Çar’ın suikasta uğradığı mozaikleri ile ünlü Kanlı Kilise’yi görüyoruz.

Sen Petersburg kültür şehri olarak biliniyor.

Şehirde 100’den fazla tiyatro, 100’den fazla müze, 5 opera ve bale tiyatrosu, 10.000’den fazla kütüphane ve 10.000’den fazla sergi salonu ve 200 üniversitenin olduğunu duyunca, kültür şehri olmak öyle de kolay bir iş değilmiş diye içimizden geçiriyoruz. 

Sen Petersburg’da ikinci günümüz.

Dünyanın en büyük müzelerinden biri olan Hermitage Müzesi’ni gezmek için yoldayız.

DEVAM EDECEK