Bunun önemli bir kısmı genç işsiz. Bu sadece son 10 yılın 15 yılın meselesi değil. Türkiyede işsizlik sorunu belki son 50 yılın en büyük meselesi.
Her şeyden önce şunu anlamak zorundayız. Biz insanımıza doğdu yerde, eğitim vermeli, orada iş ve aş sağlamalıyız. Bunun içinde büyük şehirlerimizde ne varsa en küçük şehirlerimde de aynı şeyleri burada yaşayan insanlara sağlamalıyız.
Sadece İstanbulun nüfusu 15 milyon. Birçok ülkenin nüfusundan fazla insan bu şehrimizde yaşıyor. Doğup büyüdüğü şehirde yaşam şartlarını yetersiz bulduğu için her gün binlerce insanımız İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimize göç ediyor. Ankaralı, İzmirli, Adanalı, Antalyalı ve birçok kentimizin yaşayanları artık dışarıdan göç almak istemiyor. Çünkü biliyor ki, dışarıdan gelen her bir vatandaşımız, kendi iş imkanlarını daraltıyor.
Tepkisinde haksız mı? Elbette ki, haklı.
Türkiyede işsizliği körükleyen bir diğer önemli etken de ülkemizi yurt edinen göçmenler. Sadece Suriyeli göçmen sayısı resmi makamların açıklamalarına göre 3.5 milyon. Bunan Iraktan, Afganistandan, Türk Cumhuriyetlerinden ve Afrika ülkelerinden gelenleri de eklediğinizde rakam 5 milyonu geçiyor. Bu çok büyük bir rakam. Kaldı ki bunun önemli bir kısmı da Türkiyeye çalışmak için geliyor.
Düşük ücretle ve Sosyal Güvenlikten yoksun çalışan bu kişilerin sayısının 3 milyonu aştığı ifade ediliyor. Oysa bizimde ilk etapta çalıştıracağımız kendi vatandaşımızın sayısı da bu kadar. O halde sorun nerede düğümleniyor.
Bakın devletimiz son birkaç yıldır istihdamı artırmak için birçok kolaylık ve destek getirdi iş adamlarımıza. Ama beklenen çözüm ne yazık ki sağlanamadı. Çünkü çözüm önerileri sadece birkaç ayı kapsıyordu. Kalıcı çözümler üretilmiyordu.
Oysa devlet istihdamı artırıcı çabalara, iş verenlerin üzerindeki çeşitli vergi ve sosyal güvenlik yükünü kalıcı olarak kaldırmakla başlayabilirdi. Asgari ücretten vergi alınmaması, vergi ve prim yükünün asgariye indirilmesi, bunun kalıcı olması içinde istihdamı artıran işadamlarına ayrıca yatırım desteklerinin verilmesi yeterli olacaktı.
Yatırım yapan, ihracatı ve istihdamı artıran iş adamından 5 yıl, 10 yıl vergi alınmasa, istihdamın üzerindeki yükün azaltılması, bedelsiz arazi gibi şartlarla yatırımlar desteklense ne olur. Zaten mevcut şartlarda yatırım yapılmadığı için ne vergi toplanabiliyor ne de istihdama katkı sağlanabiliyor. Yani devlet 5 yıl, 10 yıl daha bu duruma katlansa, kurulan tesisler ayaklarının üzerinde kalma başarısını gösterdikten sonra da bu iş adamlarından vergi alınsa ne kaybımız olabilir ki?
PİYASALARDAKİ
PAHALILIK VATANDAŞI
YAKMAYA DEVAM EDİYOR
Her ne kadar geçici çözümlerle önlenmeye çalışılırsa çalışılsın köklü çözümler vatandaşı rahatlatır.
Yoksa geçici belediye satış reyonlarında birkaç ürün satmak çözüm değil,
1 Kilo domates için saatlerce bekleyen vatandaşın çilesi bitmiyor.
Temel olan fiyat artışlarının nedenini araştırıp köklü çözüm üretmek.
Çiftçinin ve üreticinin feryadına kulak vermek.
Çiftçiye Gübretaş neden pahalı gübre veriyor.
Niye ucuz Gübre gelmiyor.
Kim bu gübre mafyası. Sadece birkaç kişi getiriyor bu gübreyi Türkiyeye.
Bırakın getiren Devlet kontrolünde getirsin.
Yoksa vatandaş sandıkta bunun hesabını sorar.