Değerli Milletvekilimiz Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, Trafik Haftası vesilesiyle TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada önemli bir konuya parmak bastı; yıllardır canlar alıp, yuvalar yıkan trafik terörüne neşter vurdu.
Milletvekillerimiz İbrahim Aydemir ve Zehra Taşkesenlioğlu'nun tweetleri sayesinde bu konuşmadan haberdar oldum.
Siyasetçilerin faaliyetlerini muhtelif kanallarla kamuoyuna duyurması güzel bir yöntem.
Daha güzeli ise birbirlerinin çalışmalarını duyurmak, siyasi başarıyı ekip ruhunda aramak?
"Fikirde, gönülde, eylemde biriz; hepimiz Erzurum için varız" diyebilmek.
Birkaç kere şahit oldum.
Milletvekillerimiz, arkadaşları genel kurulda konuşma yaparken fotoğraf çekip, güzel cümlelerle servis ediyorlar.
Başka bir siyasetçinin başarısını görmezden gelmeyi, hatta üstünü örtmeyi 'kurt siyasetçilik' sayan bir anlayıştan; böyle paylaşımcı, hakşinas bir üsluba terfi eden kompleksiz siyaseti alkışlıyorum.
Şimdi gelelim konuşmada yer alan bazı rakamlara:
2016 Şubat ayı itibarıyla, sürücü sayısı 27 milyon 576 bine, motorlu araç sayısı 20 milyon 159'e ulaşmış.
2015 yılı itibarıyla ülkemizde 1.000 kişiye düşen toplam araç sayısı 2012 yılına göre yüzde 25'lik bir artış sağlamış.
2015 yılında meydana gelen 183.011 trafik kazasında 3.831 kişi olay yerinde hayatını kaybetmiş, 308.120 kişi yaralanmış.
Gerçi araç ve sürücü sayısındaki sürekli artışa rağmen yıllar itibarıyla ölümlü kazalarda nispi bir azalma sağlanmış ama bu bile canavarın her gün ocaklar söndürmesine mani olamıyor.
Ölümlü kazalardaki azalmaya yol altyapısındaki ciddi iyileştirmelerin rolü kadar, yoğun eğitim çalışmalarının da etkisi olduğu gözleniyor.
Emniyet Genel Müdürlüğünün son zamanlarda Üniversitelerle yürüttüğü çalışmalar trafik güvenliği için önemli adımlar olarak nitelendiriliyor.
Mustafa Bey, konuşmasında bu işbirliği için İçişleri Bakanımız Efkan Ala Bey'e özellikle teşekkür ediyor.
Biz de; yaptığı çalışmalarla ülke çapında itibar gören bir "ulaştırma otoritesi" haline gelen Sayın Milletvekiline, bu önemli konuyu meclise taşıdığı için teşekkür ediyoruz.
Yolları kan gölüne çeviren canavarı alt etmemiz, bu tür gayretlerin artarak devamına bağlı.
TRAFİK GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK
İÇİN HEPİMİZE GÖREV DÜŞÜYOR
Nice güzel dostlarını bu kanlı canavara kurban vermiş biri olarak ben de trafik terörünü ülkenin baş meselelerinden biri olarak görüyorum.
Çözüm için hepimize görevler düştüğüne inanıyorum.
Trafik Haftasını vesile kılıp bu konuda biz de bir şeyler yapalım.
Eşimizi, dostumuzu, çevremizi uyaralım en azından.
Önce biz felaketin farkında olalım, sonra farkındalığın topluma yayılması için çaba gösterelim.
Başarı için devletin önderlik ettiği çalışmaların yanı sıra sivil inisiyatife de görev düşüyor.
Petrol Ofisi Genel Sekreteri olarak görev yaptığım yılarda, trafik kazaları tavan yapmış, yollar kan gölüne dönmüştü.
Araç ve sürücü sayısı bugüne göre çok daha azdı.
Ama bir yılda verdiğimiz kurban sayısı 5 binin üzerindeydi.
Bu felaketle mücadeleye nasıl bir katkımız olabilir diye düşünüp, bir proje hazırlamıştık.
En ücra yollarda bile flaması dalgalanan istasyonlarımızın ilk yardım hizmetlerine katkı sağlayabileceklerini düşünmüştük.
Ana karayolu güzergâhlarında buna göre tertibat alıp, büyük istasyonlara muhtelif görevler vermiştik.
Bir de Türkiye'de, belki de dünyada bir ilke imza atmıştık.
Şehirlerarası trafiğin yoğun olduğu belli başlı istasyonların yakınlarına "İbret Müzeleri" kurmuştuk.
Yoldan görülebilen alanlara trafikte hasar gören araçları yerleştirip, üzerlerine " Solladı böyle oldu" gibi sloganlar göze çarpıyordu.
Dün gibi hatırımda, taaa Alman ZDF televizyonundan özel bir ekip gelip söyleşi talep etmişti.
Demek ki istenince, fikir ve proje üretince etkili çalışmalar yapılabiliyor.
Öyleyse ne duruyoruz, gelin hep birlikte bir şeyler düşünelim, çok şeyler yapalım.
Kara haberler almadan, gönlümüz karalar bağlamadan?
