Haber Girişi : 27 Nisan 2014 18:41

SAYIN MİLLETVEKİLLERİ ve BAŞKANLAR; BİR OLALIM, DİRİ OLALIM

SAYIN MİLLETVEKİLLERİ ve BAŞKANLAR; BİR OLALIM, DİRİ OLALIM

Diyelim ki şehrin yerel yöneticileri birbirinden güzel büyük projeler hazırladılar. 

Hizmet enerjisini dağıtmamak, zaten kısıtlı olan mali kaynakları çarçur etmemek için öncelikleri akılcı bir şekilde belirlediler. 

Şehrin mesela üç ana önceliği üzerinde mutabık kaldılar.

Kalkınma rotasını milimetrik titizlikle tayin ettiler. 

Niyetleri halis, azimleri güçlü, kararlıkları en üst düzeyde…

**

Diyelim ki, İlçe Belediye Başkanları,  Büyükşehir Belediye Başkanı…

Halktan aldıkları güç ve kuvvetin farkında olarak…

Düşündü ki; 

Seçmene vaatlerde bulunduk. 

Söz verdik. 

Birikim ve tecrübeye sahibiz Allah’a şükür.

İsabetli projelerimiz var.

Güçlü bir iktidar partisinin mensubuyuz. 

Misyon dedik, vizyon dedik.

Şimdi aksiyon zamanı.

Şehir aşkı ve hizmet şevkiyle projeleri vurup koltuğa Başkent’in yolunu tutma zamanı.

Genel Müdürlerin, Müsteşarların, Bakanların, Başbakanın kapısında yatma zamanı.

Evde istirahatı, makam koltuğunda yaylanıp oturmayı unutma zamanı.

‘Ağlamayana meme yok’ kaidesinin en geçerli olduğu alan hizmet alanıdır, öyleyse ağlama zamanı.

İsteme zamanı, para pul sağlama zamanı, kredi bağlama zamanı.

Diyelim ki; 

Böyle düşünen yerel yöneticilerimiz, iyi niyetle koşuşturmaya başladılar.Ankara’yı mesken tuttular.

İstediklerini almaya, tuttuklarını koparmaya kâfi gelir mi bu çabalar? 

Gelmez.

Ankara’nın çarkları ferdi çabalarla taşınan suyla dönmez.Yukarıda sayıp döktüğüm gereklilikler yerine getirildikten sonra asıl mühim süreç başlıyor. 

Planlar, projeler bürokrasinin ağır ve hantal çarklarından geçecek.

Süzülecek, eğilip bükülecek, mevzuat hazretlerinin katı ve buyurgan şablonuna uygun hale getirilecek.

Türkiye’de hizmet çarkı birçok dişliden oluşan karmaşık bir sistemdir, hepimiz biliriz bunu.

Bu sistemi yok sayarak iş görmek mümkün değil.

Hem bu sistemle barışık olmak, hem bu sistemi aşmak, bürokrasiye galip gelmek mecburiyetiyle karşı karşıyadır yerel yöneticiler.

İşte burada…

Bu hayati süreçte…

Siyasetin iş bitiren, sorun çözen soluğunun girmesi gerekiyor devreye…

Bir önceki yazımda işaret etmiştim ya.

Kolaylaştıran adamlar…

Milletvekillerimizin iş bitirici, sorun çözücü, bürokrasinin kördüğümlerine kılıç sallayıcı iradeleri olmadan şehrin büyük projelerini hayata geçirmek çok zor; hatta eğer devreye direk Başbakan ve Bakanlar girmeyecekse imkânsız.

Yerel kalkınma aslında genel bir mesele…

Hükümet nezdinde takip edilmesi gereken bir mesele…

Yerel kalkınma ekip işi. Ortak akıl işi. Danışma, dayanışma işi.  

Sözün özünü, işin aslını kaçırmadan tekrar edelim;Sadece Belediyecilikle ilgili işlerde değil, şehrin genel kalkınması konusunda da tüm milletvekillerinin tek yumruk olması lazım. 

Hani bir kadim hikâyede anlatılır ya. Hakan, oğullarına birer çubuk getirmelerine buyurmuş;  tek tek kırmalarını s öylemiş… Kolayca kırmışlar… Sonra tümünü deste yapıp kırmalarını istemiş evlatlarından… 

Ne mümkün? 

Büyük projeleri bir tek milletvekili bir yüce makama taşıyabilir… 

Bir tek milletvekili, başkanların önüne düşüp bürokrasi kapılarını zorlayabilir. 

İşin boyutuna göre başarılı sonuçlar da alabilir.

Amma velâkin büyük kaynak gerektiren; mesela DPT’nin, Maliye’nin, Hazine’nin ikna ve onayına tabi devasa projelerin bu yolla halli mümkün müdür? 

Böyle projeleri o makamlara, gerektiğinde Sayın Başbakan’a götürürken iki Bakanımızın ve tüm milletvekillerinin tek yumruk olduğunu düşünün? 

Reddi mümkün müdür? 

Milletvekillerine götürülecek işlerde İl Başkanlığı’nın öncü, önder ve koordinatör olması gerekiyor. Siyasette teşkilat her şeydir ve teşkilat, seçimden seçime şöyle bir kafasın uzatıp, adayları belirleme yarışına giren mekanizmadan ibaret bir yapı değildir.

Güçlü bir il teşkilatı, hizmet planlamasında ana rahmi; hizmet icrasında baba kuvveti hükmündedir.Bunun ne kadar farkındayız, bilmiyorum. 

Demem o ki; 

İktidar Partisi İl teşkilatının önemli şehir meselelerinin takibinde daha etkili, daha takipçi, daha koordine edici bir rol alması gerekiyor. 

Milletvekillerine giden büyük iş ve projelerin Bakanlıklara ve Başbakana taşınmasında, Mebusların tamamının birlikte ve koordineli hareketi hayati önemdedir. 

Bu mekanizma şu anda ne kadar işliyor bilmiyorum.İşliyorsa iyi, işletilmiyorsa büyük eksiklik…

İlçe teşkilatları, ilçe belediye başkanları, İl teşkilatı ve Büyükşehir Belediye Başkanı, tüm milletvekillerimiz büyük projelerde iş ve güç birliği yaparlarsa…

Şehrin kalkınma marşını bir orkestra düzeni ile haykırırlarsa…Taleplerimizi sağır sultan bile duyar.

Aksi halde, sesimizin işitilmeyişini dinlemeyen kulaklarda değil, fısıltıdan çığlığa dönüşmeyen sesimizde arayalım. 

Elbette her milletvekilinin şahsi siyaset üslubu olacak. Gelecek seçimlere yönelik haklı hassasiyetleri bulunacak. Belediye Başkanlarının da öyle…

Amma velâkin mühim şehir meselelerinde gönül, fikir ve eylem dağınıklığı, şehrin kalkınma şahlanmasının önündeki en büyük engeldir…

Bakın başbakan da bir yerde halka hitap ederken, dedi ki, yalvarıyorum size… Gelin "Bir olalım, iri olalım, diri olalım"…

Ben de size yalvarıyorum, gelin bu şehir için "Bir olalım, iri olalım, diri olalım…

Aksi halde, önümüze uzatılan her mikrofona büyük proje diye bir şeyler söyleriz, ama onlar beyanat kalkınmacılığı arşivlerinde kaybolup giderler...