Haber Girişi : 27 Şubat 2014 19:41

SAVAŞIN DA AHLAKI VARDIR

SAVAŞIN DA AHLAKI VARDIR

İnsan amaçları olan bir varlıktır. Bu amaçları belirleyen ise değerlerdir. Eğer amacımız adil ve haklı bir niyeti taşıyorsa bu, erdemli bir amaçtır.  Erdem ve hukukun içerisinde kalarak amacını gerçekleştiren insana erdemli insan denir.  

             Kutsal kitaplarda ve filozofların eserlerinde savaşın en son başvurulacak şey olması gerektiği üzerinde durulur.

            Savaş adil ve adil olmayan adıyla ikiye ayrılır.

            Eğer savaş yağmalama, saldırı ve çıkar üzerine dayanıyorsa adil olmayan savaş adını alır. Bu nedenle de bu savaş erdemsiz ve kötüdür.

            Ancak ülkeyi korumak, barışı sağlamak ve adil bir amaç uğruna yapılıyorsa buna adil savaş denir. Barışa giden yollar tıkanmışsa bu savaş en son başvurulacak bir araçtır. 

            Nasıl ki evli eşlerin boşanması helal olan ancak beğenilmeyen bir davranışsa, savaş da insanlığın helal saydığı ancak, beğenilmeyen bir davranışıdır. İç ve dış düşmanlarını askeri, ekonomik, siyasi ve hukuki gücüyle etkisizleştirerek uzun yıllar ülkesini barış içerisinde yöneten devlet adamları hep takdirle anılmışlardır.

            Barışı sağlamak savaşı çıkarmaktan çok daha zor ve zahmetli bir iştir.

            Savaş ahlaksızca yapılan bir saldırı değildir, savaşın da ahlâkı vardır. Ahlaksızca saldırı yapanların, terör çıkaranların, masum insanları katledenlerin, ülkenin birliğine ve dirliğine saldıranların, ülkenin öz kaynaklarını çarçur edenlerin, dış güçlere milli çıkarları feda edenlerin adil bir amaç için bunu yaptıklarını söyleyemeyiz.        

            Ülkemizde siyasi çekişmeler adil bir siyasi rekabeti değil, adaleti ortadan kaldıran bir rekabeti çağrıştırmaktadır.

            Eğer adalet ortadan kalkarsa, ülkeyi yöneten hükümetler büyük soyguncu çetelerine dönüşürler. Değerlerin aşındığı ve dibe vurduğu bir ülkede kimse kendini güvende hissedemez. 

            Çete, aşiret ve örgüt gibi tiksinilen adlarla yönetilen bir ülkede değil, hak, hukuk ve adaletin tesisinin var olduğu, hakların korunduğu bir ülke de yaşamak istiyoruz. Binlerce yıllık devlet tecrübemiz bunu telkin ediyor.

 

            Bir ülkenin yöneticileri ve yönetilenleri adaletten, hak ve hukuktan yana olmazlarsa aşağılanmış bir hayatı hak etmişlerdir.