Haber Girişi : 14 Şubat 2017 10:52

SAP YA DA KESER DÖNSÜN ARTIK!

SAP YA DA KESER DÖNSÜN ARTIK!

Peygamber Efendimiz(S.A.V.) "rızkın onda dokuzu ticarettedir" diye buyurduğu hadisi şerife istinaden, ekmeğini besmeleyle açtığı dükkanında arayan iman sahibi kişinin en büyük düsturu, helal lokma olmuştu her zaman.

Yanında çalıştırdığının vebalinden korkarak, daha alın teri kurumadan hakkını, hatta bazen hakkından fazlasını, Allah rızası için verdiğinde de, müşterisine bir şey tartarken de yüreği; elinin ve beyninin harama kaymasından korkardı.

Bu zihniyetin hamur teknesinde yoğrulan İslam âlemi İbni Sina, Farabi,  Ebul-Vefa gibi nice bilim adamı ile Endülüs gibi bir medeniyetin doğuşunun yegane kaynağı olmuştu tarihte.

"Ben siftah yaptım efendi, komşum ise henüz yapmadı. İsterseniz karşı dükkandan buyurun alın" diyen dükkan sahibinin sözlerini duyduğunda, gözleri sevinç ve gururla parlayan Koca Fatih'in yüreği yine bu zihniyetin ateşinde tav olmuştu ki, tarihin görebileceği en güçlü imparatoru çıkarmıştı bağrından.

"Sap Döner Keser Döner Gün Gelir Hesap Döner"

Ve gün geldi, sap döndü! Teknik ve siyasi anlamda sebep ve sebeplerini anlamaya ne akıl yeter ne de yazmaya bu köşe?

Sonuçta nedeni her ne olursa olsun, bütün veriler bu zihniyetin hamuruna zamanla katılan haram, haset, çıkarcılık ve bencilik zehrine açılıyor.

Çok olmasa da, tanıdığım, bildiğim ya da uzaktan gördüğüm üç beş büyük iş yeri sahibi var. Bunlarla birebir konuştuğumda veya basına yansıyan demeçlerini okuduğumda tamamen sömürü üzerine dayalı işletmesini anlatırken hep şu cümleyi sarf ediyorlar;

"Ben bu devlete vergi verirken, elli kişiye de ekmek kapısıyım birader! Ben ve benim gibi ticaret erbabı kişiler olmazsa. Bu devlette ve bu millet batar!"

Ben biliyorum! Sen de biliyorsun. Belki o da biliyordur. Kimse bilmese de Allah biliyor!

Allah biliyor, senin hangi şartlarda çalıştırıp nasıl o elli kişiye ekmek kapısı olduğunu. Allah biliyor ne kadar çalıştırıp ne kadar ücret verdiğini? Allah biliyor senin nasıl ve ne kadar vergi verdiğini! Allah biliyor, seni ürkütmemek adına o araziyi sana veren başkanı ya da şu ihaleyi veren bürokratı!

Aslında daha neler neler. Aslında ikinci kere sapın ve keserin dönmesi gerek bu memlekette?

Aslında çok yakın tanığım birisi. Aslında sizlerin de çok yakın tanığı biri. Çok yıl önce yolda karşılaşmıştık. Hal hatır sorduktan sonra, araban yakınlarda mı diye sormuştu. Evet demiştim. İşin yoksa beni falan yere bıraksana, dediğin de hay hay demiştim bu büyüğüme? Yolda anlatmıştı; hiç sorma İbrahim, vekilliğe aday olduğumda evi de arabayı da savıp sattım. Üstüne üstük borçlandım ona buna, seçim yatırımı adına. Kazanamadım şapa oturdum vallahi? "

"Allah hayırlısını nasip eder ağabeyi, inşallah her şey hallolur" demiştim?

Sonraki dönemlerde halloldu da!(?) Vekil oldu ağabeyim. Beş yıl sonra şükür evini de aldı arabasını da.  Hem de daha lüksünden, büyüğünden! Borcunu da ödedi, bankada ki hesabını da kabarttı en alasından! Bir kısım parasıyla gayrimenkuller aldı bir kısmıyla da kocaman bir ticarethane. Şükür işleri tıkırında? Her sabah besmeleyle açıyor mu dükkanı, bilemem.  Ama çok yerde, rızkın on da dokuzu ticarettedir düşüncesiyle, yakın çevresindekilere milletvekilliğini tavsiye ettiğini duyuyorum?

Ey müşterisini siftah yapmadığı için karşı komşuna gönderen dedem! Ey koca Fatih! Ey dairesinde çalışırken misafiri geldiğinde devletin mumunu söndürüp kendi malı olan mumu yakan, kurban olduğum Hz. Ömer (r.a)! Kalkın desem, bilirim ki olmayacak iş! Bir şey diyin desem, o da olacak iş değil! Ya girin her gece rüyalarına ya da bir vicdanlarına oklar gönderin Allah adına!

Sermaye düşmanı diyecekler bana, umurumda değil. Desinler, haklarıdır. Ben de onlara memleket düşmanı derim, ödeşiriz!

İstisna yok mu, vardır elbet, her ne kadar ben rastlamasam da. Elbet onları tenzih ederim, yazdıklarım umum için değil, genele özel!


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.