Bütün insanlar için hidayet, rahmet ve şifa kaynağı olan Kur'ân-ı Kerîm'in indirildiği Mübarek Ramazan ayının içerisindeyiz. Bu mübarek ay, tutulan oruçlarıyla, okunan mukabeleleriyle, verilen iftarlarıyla, edâ edilen zekât, sadaka ve fidyeleriyle Müslümanlar arasında İslam kardeşliğinin doyasıya yaşandığı mukaddes bir aydır.
"Ey İman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için, sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı"ayetiyle oruç
tutmakla mükellef olduk. Rasûl-i Ekrem efendimiz de İslam'ın beş temel esasından birinin oruç olduğunu açıklamıştır. Bu konuda sevgili Peygamber'imiz Allah Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu bildirir: "Oruç benim içindir; onun karşılığın ben vereceğim"
Oruç, nefsin ihtiraslarını ve ölçüsüz arzularını önler. Hz. Peygamber, oruç
tutanların dikkatli olmasını şu sözleriyle beyan eder: "Oruç bir kalkandır; sakın oruçlu iken, kötü söz söylemeyin. Birisi size sataşacak veya dalaşacak olursa, ben oruçluyum desin."
Oruç, sadece yeme ve içmekten uzak durmak değildir. Oruçlu mü'min, kalbine, eline, diline ve bütün organlarına dikkat ederek, onların da oruçtan haz almalarını sağlamanın gayreti içerisinde olmalıdır. Mü'minin, midesini yiyecek ve içeceklerden uzak kıldığı gibi, dilini yalandan, gıybetten, dedikodudan, elini haram işlerden, gözünü harama bakmaktan, kulaklarını kötü şeyler dinlemekten korumalıdır. Ancak orucun zevkine bu şekilde ulaşılır. Peygamber Efendimizi "Oruç
tutan öyle insanlar vardır ki, kazançları sadece açlık ve susuzluk çekmektir" hadisinde, oruç tuttuğu halde çirkin işlerden vazgeçmeyenleri, günahlardan sakınmayanları ve fenalıklardan uzaklaşmayanları ikaz etmiştir.
Oruç, nefsi terbiye eder, meşakkatlere karşı dayanma gücünü temin eder. Fakirlere, yoksullara, ihtiyaç sahiplerine yardımcı olma şuurunu kazandırır. Nefsin isteklerinin kontrol altına alınmasında oruç, çok etkili bir disiplindir. Oruç, maddî zevkler uğruna nefislerine yenik düşenleri derleyip toplar, ıslah eder ve onlara insanların haklarına riayet etmeyi öğretir. Oruç, ruhu arındırarak, insan kalbini temizler. Bu temizlik, insanın azalarına da tesir ederek oruçtutan insanı, adeta melekleştirir.
Ramazan ayı, sevgiyi, saygıyı ve paylaşmayı temin eden güzellikleri ile toplumda birliğin, istikrarın, kaynaşmanın ve huzurun hâkim olmasını sağlar. Verilen iftarlarla inananlar arasında sevgi köprüleri kurulur. Mü'minler bu ayda "iftar açtırma" yarışına girerler. Bu konuda sevgili Peygamber'imiz: "Bir oruçluya iftar açtıran kimseye, oruç tutan kimsenin sevabı gibi sevap verilir. Diğer taraftan oruç
tutanın sevabından da bir şey eksilmez."
Bu ve benzeri hadisler, Müslümanları öyle etkilemiştir ki, varlığı olmayan müminler bile bir bardak suyu, bir tas çorbası, bir dilim ekmeği ile iftar vermenin gayreti içinde olurlar.
Mü'minler bu ayda dualarını ve niyazlarını artırırlar. Seher vakitlerinde, iftar zamanlarında, kendileri ve bütün Müslümanlar için dua ederler. Hz. Peygamberimiz, "Üç kişinin duası reddedilmez. Birincisi, adaletli devlet başkanı, ikincisi, oruçlu bir kimsenin iftar edinceye kadar yaptığı dua, üçüncüsü, mazlumun duası..." buyurmuştur. Bir başka hadisinde ise şu beyanda bulunmuştur. "Hiç şüphesiz oruçlu bir kimsenin iftar açacağı anda (yaptığı takdirde) reddedilmeyen duası vardır."
Oruç ve dualarınızın kabul edilmesi dileği ile hayırlı ramazanlar.