Orucu, iftarı, sahuru,teravihi ve mukabelesiyle, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azabından kurtuluş ayı olan bir mübarek ramazan ayını daha geride bıraktık.Bu gün bayram. Mübarek olsun.
Ramazanın güzelliğini iftar sofralarında, sahur yemeklerinde, topluca kıldığımız teravih namazlarında, camilerde dinlediğimiz mukabelelerde, dinlediğimiz vaazlarda doya doya yaşadık. Bu manevi zevki yaşamayanlar bunu bilemez. İşte bunun için Sevgili Peygamberimiz: "Eğer insanlar ramazan-ı şerifin ne olduğunu,layıkı ile bilselerdi senenin tamamının ramazan olmasını isterlerdi."buyurmuştur.
Ramazanın manevi zevk ve hazzının ardından şimdi de bayramın zevkini ve hazzını yaşayacağız.
Bayram, bayram namazına gitmekle başlar. Yani Müslümanın bayramı da kulluk temeli üzerinde yoğunlaşır. Peygamberimiz bayram namazına giderken ve dönerken farklı yollar seçer, yol boyunca "Allahu Ekber" diye tekbir getirirlerdi.
Bayramda yeni veya temiz elbiseler giyilir.
Bayramda sevinçli görünmek dinin şeairinden,yani İslam'ın belirleyici özelliklerindendir. Toplumun bu sevincine ortak olmamak, hele hele bayramı bir takım heva ve heveslerin gerçekleştirilmesi için fırsat olarak kullanmak, deniz sahillerinde,turistik gezilerde geçirmek, toplumdan kopmak doğru değildir. Bayram, toplumdan kopma, yalnız kalma anlamında tatil değildir. Din kardeşleriyle birlikte sevinme, onlarla bütünleşme fırsatıdır. Müslümanların sevinçlerini izhar etme günüdür.
Son yıllarda özellikle şehir merkezlerinde yaşayıp da hali vakti yerinde olanlar, bayramlarda tatil yörelerine akın ediyorlar, bayramları oralarda tek başlarına geçirmeye çalışıyorlar. Ana babaları ve yakınları da onları bekliyorlar, oğlumuz gelecek,kızımız gelecek, torunumuz gelecek, elimizi öpecek, bayramlaşacağız diye. Unutmayınız ki, bayramlar kafa dinlemek, eş dosttan uzaklaşmak için, ana babayı, yakınları terk etmek için değil, onlarla beraber olmak, hal ve hatırlarını sormak, ellerini öpüp dualarını almak için meşru kılınmıştır.
Bunu yapanlar, bilerek,ya da bilmeyerek anne babalarını, yakınlarını incitiyorlar, kalplerini kırıyorlar. Bayramlar insanları incitmek, kalplerini kırmak için değil, incinen gönülleri, kırılan kalpleri yapmak için vardır. Yunus Emreşöyle der:
Gönül Çalab'ın tahtı,
Çalap Gönüle baktı,
İki Cihan bedbahtı,
Kim gönül yıktı ise.
Dinimiz bayramlardaMüslümanların birbirleriyle yardımlaşmalarını, dayanışmalarını, kaynaşmalarını emretmiştir. Ramazan bayramında zenginlerin fakirlere fitre vererek yardımda bulunmalarını,Kurban bayramında ise kurban kesip etlerini yine fakirlere ve yoksullara dağıtmalarını emrederek, bayramın sevincine sadece zenginlerin değil,fakirlerin ve yoksulların da iştirak etmelerini, bütün toplum fertlerinin kaynaşmasını ve dayanışmasını sağlamıştır.
Bayram, toplumca yaşandığı ölçüde bayramdır. Bu sebeple bayramların bu toplu huzur ve sevinç günleri şeklinde kutlanmasına herkesin katkıda bulunması gerekmektedir.
Yahya Kemal Beyatlı "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" adlı şiirinin bir yerinde bu coşkuyu şöyle ifade eder:
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını,
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes,
Nice bin dalgalı tekbir oluyor tek bir ses.
Bayramlarda uygulanan bazı güzel âdetlerimiz de vardır: Küskün olanlar, dargınlar ve kırgınlar barıştırılır. Büyükler ziyaret edilir, elleri öpülür. Zenginlerimiz kendi çocuklarına bayramlık elbise vs. alırken, fakir komşu çocuklarını, yetimleri,yoksulları da ihmal etmeyip, onları kendi çocuklarından ayırmazlar. Kendi çocuklarına ne alırlarsa onlara da alırlar.
Aslında bu güzel âdetlerimiz yüce dinimizden kaynaklanır. Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde: "Birbirinize hiddetlenmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Müslüman için din kardeşiyle üç günden fazla küsülü durması helal olmaz." buyurmuştur.
Görüldüğü gibi dinimizde Müslümanların birbirleriyle dargın, kırgın, küskün durmaları helal değildir. Şayet böyle bir durum olursa diğer Müslümanlara görev düşmektedir. Onlar devreye girip, hemen barıştırma yollarını aramaları gerekir. Peygamberimizin ifadesiyle: "En faziletli sadaka dargın olan iki kimsenin arasını bulup barıştırmaktır."
Bayramlarda sadece diriler görülüp gözetilmekle kalınmaz, ölüler de ziyaret edilir, onlar da unutulmaz, hatırlanır. Onlar için Kur'an okunup dualar edilir.
Evet, bayramlarımız bu kadar güzelliklerle dolu. İnsanlarımız yardımlaşıyor, dayanışıyor, kaynaşıyor,böylece birlik ve beraberliğimiz kuvvetleniyor, pekişiyor, perçinleşiyor.
Netice itibariyle bayramlar, sevme, sevilme ve sevindirme günleridir.
Bayramlar yardımlaşma, dayanışma ve kaynaşma günleridir.
Bayramlar kırgınlık ve dargınlıkların giderildiği, küskünlerin barıştığı günlerdir.
Bayramlar neşe ve sevinç günleridir.
Bayramlar, Mehmet Akif Ersoy'un ifadesiyle hoş ve şetâretli/ sevinçli zamandır;
Afak bütün hande, cihan başka cihandır.
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli[NY1] [NY2] [NY3] zamandır.
Ramazanda kazandığımız,güzel hasletlerimizi, alışkanlıklarımızı devam ettirmemizi, yüce Rabbimizin bizleri buna muvaffak kılmasını diliyorum. Bu bayramda mazlum Müslümanları özellikle de Filistinli kardeşlerimizi unutmayın. Bayramınız Mübarek Olsun.
Yazımızı Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi ile bitirelim:
"Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Hüzn ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah afvola
Bayram o bayram ola
Lütfi ya lütfü kerim
Erişe Rahm ü Rahim
Bermurad ede fehim
Bayram o bayram ola"