Haber Girişi : 26 Haziran 2014 23:09

RAMAZAN AYINA GİRERKEN

RAMAZAN AYINA GİRERKEN

Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun ki bir Ramazan Ayını daha karşılamaya hazırlanıyoruz. İnşaallah bu akşam ilk teravih kılıp, gece sahura kalkıp ve yarın da ilk orucumuzu tutmaya başlayacağız. Şükürler olsun kavuşturana! 

Ramazan ayı, oruç ibadetiyle birlikte, namaz, Kur’an tilaveti, zekat, sadaka ve nefis mücadelesi yoluyla güzel ahlâka sahip olmak için müstesnâ bir mevsimdir. Feyiz ve bereket dolu bir Kur’ân hayâtı yaşatması ile de, ayrı bir kıymeti vardır. 

Bakara suresinin 185. ayet-i kerimesinde Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği ay Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin..." 

Peygamberimiz bu ayın kıymetini ve bereketini bir Şâban ayının son gününde şöyle ifade buyurmuşlardır:

“Ey insanlar! Sizi mübârek ve büyük bir ay gölgelemiştir. O, içinde bin aydan daha hayırlı bir gece bulunduran aydır. Allah Teâlâ’nın oruç tutulmasını farz kıldığı, gecesinde ibâdet yapılmasını sevap kıldığı bir aydır. Kim bu ayda hayırlı bir amelle Allah’a yakınlık gösterirse diğer aylardaki bir farzı yerine getirmiş gibi olur. Kim de bu ayda bir farz ameli yerine getirirse diğer aylardaki yetmiş farzı yerine getirmiş gibi olur. O, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay, başkalarının dert ve sıkıntısına ortak olma ayıdır. Bu, mü’minin rızkının artırıldığı bir aydır.

Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına, cehennem azabından kurtulmasına ve kendi mükâfatından hiçbir şey eksilmeden bir oruç tutma sevabına daha nâil olmasına vesîle olur.”

Bunun üzerine sahâbîler:

“–Ey Allâh’ın elçisi! Hepimiz bir oruçluyu doyuracak kadar yiyeceğe sâhip değiliz.” dediklerinde, Peygamberimiz:

“–Kim bir oruçluyu bir hurma ile veya içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allâh ona bu sevâbı verir.” buyurdu ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bu öyle bir aydır ki, önü rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluştur. Kim bu ayda, emrinde olan insanlara kolaylık gösterir de yüklerini hafifletirse, Allâh onun günahlarını bağışlar ve onu cehennem azabından âzâd eder. Bu ayda dört önemli hususa daha fazla riayet edin. Onlardan ikisi Allâh’ın rızasını kazanmak için, diğer ikisi de kendilerinden hiçbir zaman uzakta kalamayacağınız şeylerdir. Kendileri ile Rabbinizin rızasını kazanacağınız şeyler, bol bol kelime-i tevhîd getirip istiğfâr etmeniz ve kendilerinden uzakta kalamayacağınız iki şey de Allâh’tan daima cenneti talep etmeniz ve kendisi ile cehennem ateşinden muhafaza istemenizdir. Kim bir oruçluyu iftarda su ile doyurursa, Allâh Teâlâ da onu benim havuzumdan içirerek doyurur. Hatta o, cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmez.” 

Ramazan ayının büyük bir lütuf ayı olmasının en önemli sebeplerinden biri, “Kadir Gecesi” gibi muazzam bir ilâhî ikramı içinde bulundurmasıdır. Kadir Gecesi, ilâhî mağfiretin dolup taştığı, ümmet-i Muhammed’e sonsuz hazinelerin bahşedildiği bir gecedir. Bu gecenin kıymetini bildiren şu hadîs-i şerif, ne kadar ferahlatıcıdır:

“Kadir gecesini, fazîlet ve kudsiyyetine inanarak ve sevâbını yalnız Allâh’tan bekleyerek ibâdet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hâriç- geçmiş günâhları bağışlanır.” 

Tüm Erzurumlu hemşehrilerimin, milletimizin ve İslam âleminin Ramazan-ı şerifini tebrik eder, Yüce Mevla’dan dünya ve ahiret saadetimize vesile olmasını niyaz ederim.