Irak'taki Babil duvarları, İngiltere'deki Hadrian Duvarları, Berlin Duvarı, Kremlin Duvarı ve daha nicesi
Kimisinin savunma amaçlı yapıldığı, kimisinin ideolojik bir anıt olarak inşa edildiği ve kimisinin amacının ise devletinin ihtişamını tüm dünyaya fiziksel bir kanıtla göstermek olduğu dünya tarihindeki onlarca duvarın varlığından söz etmek mümkündür.
İnsan hayatının diğer tüm unsurları gibi çağların değişmesi ve toplumların ihtiyaçlarının başkalaşması ile bu duvarların da amaç ve işlevlerinin değiştiği gözlenebilmektedir. Bugünkü İngiltere'nin kuzey sınırında yer alan ve kuzeyden gelen saldırıları önleme amacını taşıyan Hadrian Duvarları ve kıtanın en çekişmeleri bölgelerinden birine militarist bir kaygı ile yapılmış Hırvatistan'daki Ston Duvarları, askeri saldırılara karşı ülke topraklarını korumanın en önemli ihtiyaç olduğu döneme ait iki duvar örneğidir.
Dünya siyasetinin dinamiklerinin, sıcak savaşlardan ideoloji savaşlarına evirilmeye başlaması ile ise duvarlar, devletlerin gayelerinin bir beyanı olarak tarih sahnesindeki yerlerini yeniden almıştır. Örneğin, Berlin'de aslında Almanya'yı değil kapitalizmi ve sosyalizmi, ABD'yi ve SSCB'yi bölen Berlin Duvarı veyahut Kremlin Sarayı'nın hemen önünde sosyalizmin önde gelen isimlerinin mezarlarının bulunduğu bir anıt duvar olan Kremlin Duvarı.
Günümüzde ise duvarlar, dünyanın küçük bir köy haline gelmesinin yarattığı bir sonuçla, kimi zaman daha iyi bir hayat için kimi zaman ise terör bağlantılı olarak başka ülkelere girmeye çalışanların önüne çekilmiş bir bariyer görevi görmektedir. Öte yandan, günümüzde duvarların kullanımının bir diğer amacı da sınır güvenliğidir. Sınır güvenliği sebebiyle örülmüş duvarlara olan ihtiyacın, çok yönlü bir askeri zaruretten doğduğu söylenebilir. Ancak, teknolojinin, ulaşım imkanlarının böylesine geliştiği bir çağda bu fiziksel engeller, ilk ve orta çağdaki gibi işlevsel olmaktan uzaklaşarak bir çeşit sınırı keskinleştirme, konumunu netleştirme çabasının netice olmaktadır. Zira, dünyanın en yüksek güvenlikli havalimanlarından, terminallerinden dahi savaş teçhizatlarıyla geçmenin mümkün olduğu günümüzde, sınıra duvar inşa etmenin sembolik öneminin işlevsel önemine üstün geldiğini söylemek yersiz olmayacaktır.
Günümüzde örülen duvarların kamuoyu tarafından en çok tepki çeken örneklerinden biri, Mexican Wall (Meksika Duvarı) projesidir. Kendisi de siyasete atılmadan önce inşaat sektöründeki bir iş adamı olan ve "İnanın bana kimse benden daha iyi duvar öremez" (Nobody builds walls better than me, believe me, BCC News) sözlerinin de sahibi olan Donald Trump'ın Meksika sınırında inşa etmeyi hedeflediği duvarı düşününüz. Başta ucuz iş gücü sağlayan işçi göçü olmak üzere; illegal göçü ve ABD'deki suç oranını azaltmak amacını taşıdığı ifade edilen duvar, yabancılarının istenmemesinin ve suç unsurlarının ülkeye yabancılar tarafından getirildiği algısının birer sonucu değil midir? Yani Trump, kendisinin de ifade ettiği gibi duvar örmekte usta olduğunu söylerken mesleğine mi atıfta bulunmaktaydı, yoksa seçim kampanyasından beri kat çıkarak ve kalınlaştırarak devam ettirdiği Müslümanlara, Meksikalılara, göçmenlere, eşcinsellere kısacası kendi gibi olmayan herkese karşı ördüğü duvarı somutlaştırma yoluna mı gitmişti? Trump'ın politikalarının bu yönü düşünüldüğünde, Meksika Duvarı'nın da işçi göçü ve suçlu geçişleri ile bağlantısının göstergesel birer neden olduğu ortaya çıkmaktadır.
21. yüzyıl itibariyle örülen duvarların örneklerinden birkaçı da Türkiye'de görülebilmektedir. Yasa dışı geçişleri önlemek ve özellikle de teröre karşı önlem amacıyla Suriye ve İran sınırına Türkiye tarafından örülen duvarlar, Orta Doğu'nun durumu ve duvarların stratejik konumları düşünüldüğünde sembolik amacın ve vermek istediği mesajın incelenmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Yapımına 2013'te başlanan duvarlar, Göç İdaresi'nden alınmış belgeleri olmadığı için Türkiye'ye yasa dışı yollarla girmeye çalışan mültecilerin önüne geçilmesinde ve araçlarla yapılan kaçakçılığın önlenmesinde başarı sağlamış durumdadır. Fakat 2016 yılı boyunca Türkiye'de gerçekleşen birçok terör saldırısının faillerinin Suriye'den ve Irak'tan Türkiye'ye gelen kimseler olduğu düşünüldüğünde bu duvarların aslında birincil amaçları olarak terör konusunda somut bir savunmaya yönelik olmadığı görülmektedir. Nitekim İran sınırında aralık ayı içinde tamamlanan duvar; İran'a içinde Türkiye düşmanlarını bulundurduğu için bir tehlike olarak görüldüğünün söylenmesinin ve bunun için önlem almasını istemenin diplomatik yoludur.
Neticede, İranlı diplomatların "İran topraklarında PKK yok" ve benzeri açıklamaları düşünüldüğünde Türkiye'nin duyduğu kaygının da İran tarafından anlaşıldığı sonucuna varılabilmektedir. Öte yandan, bu duvarların askeri bir işlevden ziyade sembolik bir öneminin olması durumu, Türkiye'nin siyasi tutumunda kendini göstermektedir. Zira, Türkiye Orta Doğu sınırına ördüğü duvarlar ile güvenlik konusunda tedbirleri elden bırakmayacağını ve bir zafiyete yer vermeyeceğini göstermeyi hedeflemektedir.
Duvarların farklı çağlarda ve farklı politik ortamlardaki inşa sebeplerini inceledikten sonra hangi sebepten yola çıkılarak örülürse örülsün ve yapı malzemesi ne olursa olsun, duvarların dolaylı olarak duvarın iki tarafının zihninde birer bariyer oluşturduğu ve uzlaşmanın önünde engel olduğu gerçeğini belirtmek gerekmektedir. Bu kapsamda, modern dünya duvarları büyük kitlelerin güvenliğine hizmet etmesi ayrık kalmak üzere; bir çeşit ayrıştırma, bölme işlevi görmemeli ve siyasi diyalogların arasına duvar engeli konulmamalıdır. Nihayetinde, hiçbir barış ortamı kolayca kurulmamış ve hiçbir özgürlük bedelsiz kazanılmamıştır.