Hükümet, 1 Kasım seçimlerinin huzur ve güven içinde geçmesi için devletin tüm imkanlarını seferber etti. Olması gereken de buydu. Zira 7 Haziran seçimlerinde PKK'nın nasıl kumpaslar kurduğunu, halkı nasıl tehdit ettiğini görmüştük. Aynı manzaranın önümüzdeki seçimde de vücut bulmaması için ne gerekiyorsa yapılıyor.
Fakat gelin görün ki Türkiye'de öyle şer odakları var ki, onlar PKK'dan çok PKK'cı, HDP'den daha ateşli HDP'liler... Misal; paralel yapı...
Güneydoğu'da bazı ilçelerde seçim sandıklarını birleştirme planına en çok onlar itiraz ediyor.
Demek istiyorlar ki, "Böyle olursa halk korku ve baskı altında kalmadan oy verir. Bu da HDP'nin işine gelmez. Şayet bu sandık birleştirme düşüncesi yaygınlaştırılırsa HDP barajın altında bile kalır."
PKK'nın yayın organları bile böylesine açık bir cephe açmazken, o şer odaklarının feveranları anlaşılır türden değil.
Malum, PKK büsbütün sıkıştı. Hal böyle olunca varlık sebebi tamamen PKK olan HDP, müthiş bir panik halinde... Son bir iki günden beri "iç savaş" veya "metropolleri yakar yıkarız" biçiminde tehditler savurmaları bu yüzdendir.
Daha dün Tekman'da güvenlik güçlerine teslim olan bir PKK'lı, örgütün içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi bir güzel özetledikten sonra, asıl can alıcı gerçeği itiraf etti:
"Halk artık eskisi gibi destek vermiyor!"
İşte işin sırrı burada...
Daha önceki seçimlerde halkı baskı ve korku altında tutarak hiç de haketmediği oranda rey alan HDP, halkın kendini güven altında görmesiyle birlikte, o imkandan mahrum kalacak...
7 Haziran'da HDP'ye oy veren her on seçmenden neredeyse altısı aslında kendi rızasıyla ve gönül rahatlığıyla oy vermiş değildi. 1 Kasım seçimleri için devletin gerekli önlemleri alıyor olması, akla karayı ortaya çıkardı.
HDP, baskı, şiddet ve korkuya dayalı siyasetinde duvara toslamak üzeredir.
Kürt seçmenin kahır ekseriyeti, HDP'yi Kürt halkının siyasi sesi olarak görmüyor.
PKK'nın ölümcül darbeler yemesiyle beraber, HDP de bölgedeki etkisini kaybetmeye başladı.
Birbiri ardına tehditler savurup durmaları bu yüzdendir.
Sonuç olarak, devlet PKK'ya yönelik operasyonlarını sürdürür ve Güneydoğu'da ve Doğu'da halkın huzur ve güvenliğini layıkıyla tesis edebilirse, PKK'nın tehditleri de hava civa kalır, HDP de barajın altına düşer.Bütün mesele devletin "ben varım" demesi ve bunu da uygulamalarıyla göstermesidir.