Dün, Bolu Kartalkaya’daki yangın faciasından hareketle sormuştuk:
“Palandöken’de durum ne?”
Yani Allah esirgesin muhtemel bir yangında bizim otellerimiz de Grand Kartalkaya gibi kül olur mu?
Onlarca insanımız canından olur mu?
Sorumuza, büyükşehir belediyesinden her hangi bir cevap gelmedi.
Ya bizi duymadılar yahut da “aman sende” deyip geçtiler; bilmiyorum…
Lakin sorumluluk sahibi birçok otel yöneticisi aradı, cevap verdi.
Anlattıkları, sundukları argümanlar, ete kemiğe büründürdükleri delilleri ziyadesiyle inandırıcıydı.
Çıkardığım sonuç şu:
Erzurum’da hem dağda hem de şehir merkezindeki büyük otellerde bir sıkıntı yok.
Bir genel müdür aynen şu ifadeyi kullandı:
“Biz otel olarak her yıl ortalama 20 milyon lira sırf bu yangın tedbirleri ve yangın ünitelerinin bakımı için para ödüyoruz ve bundan ötürü de vicdanen çok rahatız.”
76 insanımız öldü; Kartalkaya’da…
Elbette ki ne otelin sahibi, ne otelin yöneticileri ne de Bolu Belediyesi böyle bir sonucu istemezdi.
Ve fakat olan oldu işte…
Ülkemizin yüreğine kor bir ateş düştü.
76 insanımız -ki, çoğu çocuk- öldü.
Yeni felaketler olmasın, insanlar ihmaller sonucu ölmesin diye…
Dün o soruyu sorduk:
“Palandöken’de durum ne?”
Kendilerinden emindiler, otellerinin yangına karşı alınan koruma sistemine güveniyorlardı…
“Bizim için paradan çok daha önemli olan şey, misafirlerimizin güvenliği ve memnuniyetidir” dediler.
Ben de inanıyorum, aynen böyledir.
Boşuna büyükşehirden cevap bekleme. Allah korusun bir yangın çıksa cevap hazır: "biz zaten çatıyı yeniliyecektik."