Biz Müslümanlar İslâmiyet'in en yüksek ahlak ve hayat nizamı olduğuna inanırız. Bugünümüz değilse bile tarihimiz bunun en şanlı ispatlarıyla doludur. Bu sebeple biz, bütün insanlığın Müslüman arzu ederiz. Bu dileğimiz sadece Müslümanlığın bize telkin ettiği insan severlikten kaynaklanmaktadır.
Ayrıca biz, "ben Müslümanım" diyen herkesin dîni vecibelerini yerine getirmelerini isteriz. Sadece Müslümanların iyiliğini gaye edinen bu temennimize rağmen, dînî vecibelerini ihmal edenler olabilir ve vardır. Esasen bu konuda hangimizin kusuru yok ki!
Ne var ki, bir insan ibadet etmese, hatta Müslüman olmasa dahi ibadete ve ibadet edene saygı gösterebilir ve göstermelidir. Esasen bir Müslüman için ibadete saygı da bir ibadet, yani kulluk görevidir.
Şu da bir gerçektir ki, kendi ibadetlerine saygısı olmayan, bu yüzden de ibadetlerin tesiri ahlakî ve insanî yaşayışlarında tezahür etmeyenler bulunduğu gibi kendisi ibadet etmese dahi başkalarının ibadetine saygılı davranan terbiyeli ve nazik insanlar da vardır.
İbadete saygının da çok önemli bir meziyet olduğunu sakın aklımızdan çıkarmayalım. Gerçekten, inancımıza göre, bir Müslüman oruç tutmazsa, daha genel bir ifadeyle ibadet etmezse, sadece günahkâr olur. Fakat ibadeti saygısızlıkla karşılamak, küçümsemek veya lüzumsuzluğunu savunmak bizi günahkâr yapmakla kalmaz; daha kötüsü, küfre kadar götürür.
Şu halde oruç tutmayanların şu temennimizi anlayışla karşılamalarını bekleriz. Ramazana, bir milyar Müslümanın mübarek ve mukaddes saydığı bu anlamlı aya ve ona bu değeri veren oruca saygılı olunuz. Oruçluların yanında yiyip içmeyiniz. Biraz sonra başka bir yerde içebileceğiniz sigarınızı, belki de sizden daha fazla tiryaki olan oruçluya hakaret edercesine onun yüzüne üfleyerek içmeyiniz. Ve biliniz ki, bu tavrınızla isteyerek ya da farkına varmadan duygularını ve inancını hiçe saydığınız o kişi, sizin, kırk türlü mazeret ileri sürmenize rağmen belki de, nefsinizin arzu ve ihtiraslarına karşı koyamadığınız için yanaşmadığınız bir sabır mücadelesini vermektedir.
Ayrıca burada çok önemli olan bir hususu da hatırlatmakta yarar vardır: Oruca ve oruçlulara saygısızlığın yaygınlaşması ve yer yer küstahlık derecesine varması dindarları rencide etmekte ve bu durum zaman zaman toplumun psikolojisini olumsuz yönde etkilemektedir.
Bir zamanlar Hristiyan ve Yahudi vatandaşlarının bile ibadetlerine saygılı davranma ve ibadetlerini rahatlıkla yerine getirebilmeleri için tedbirler alma inceliğini gösteren ecdadın nesilleri, nasıl olur da, kendi milletinin ve dindaşlarının ibadetlerine dahi saygısız olacak kadar hoyrat olurlar.
Birlikte ve barış içinde yaşamanın tabiî gereği, toplum kesimlerinin ve fertlerin birbirlerine karşı anlayış göstermeleri ve saygı duymalarıdır. Bu Ramazan ayında özellikle büyük şehirlerde ve topluca bulunulan yerlerde fevkalade önem kazanmaktadır. Çevresine ve çevresindekilere karşı duyarlı davranma terbiyesi almış insanların, etrafta oruçlu birinin bulunabileceğini hesaba katarak, hastalık ve yolculuk gibi meşru bir mazerete mebni oruçlu olmasalar bile sigara dumanını üflemek, kınayıcı tavırlarda bulunmak gibi, oruçluları rahatsız edecek davranışlarda bulunmamaları kendilerinden beklenen tabii ve olumlu bir davranıştır. Hatta belki de sırf böyle bir düşünce ve saygı tavrından dolayı oruçtutmuş gibi sevap kazanmak bile mümkündür. Bu açıdan şu olay oldukça dikkat çekicidir:
Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor:
"Peygamber (s.a.) ile birlikte bir seferde bulunuyorduk. Kimimiz oruçlu, kimimiz değildik. Sıcak bir günde bir yerde mola verdik. Elbiseleriyle gölgelenenler yanında bazılarımız da elleriyle kendilerini güneşten korumaya çalışıyorlardı. Derken oruçlu olanlar yorgun ve bitap düştüler, yerlerinden kıpırdayacak halleri kalmadı. Oruçlu olmayanlar kalkıp çadırları kurdular ve develeri suladılar. Bunun üzerine Resulullah (s.a):
- Bugün sevabı, oruçtutmayanlar aldı" buyurdu. (Buhârî, cihad, 71; Müslim, sıyâm 100; Nesaî, sıyâm 52)
Hiç şüphesiz söz konusu olan sevap, oruçluya saygı ve hizmet sevabıdır.
Bütün bunlar, aynı zamanda oruçluya karşı anlayışlı ve saygılı davranma çağrısıdır. İşte şimdi toplum olarak bu çağrıya uymanın gününde bulunuyoruz.