Sorunda bu zaten. Ortadoğu'da hiçbir şey olmuyor. Binlerce yıldır hep aynı şeyler oluyor. Savaş, kan, gözyaşı...
Bir yerde hep aynı şeyler oluyorsa orada hiçbir şey olmuyor demektir.
Yani Ortadoğu'dan ne yaparsanız yapın bir şey olmuyor. Dışarıdan, iyi veya kötü ne müdahale olursa olsun, o coğrafya ya kendi bireyleri yeni bir şeyler yapmadıkları sürece, olacak olan şu anki durumdan farklı , başka bir şey olmayacak.
Yeni şeyler ise bin yıllardır süregelen kültürün değişmesi ile mümkün olacaktır. Yani; bir yaşam tarzı sizi mutlu etmiyorsa, değiştirmelisiniz. Yoksa müzmin bir derde, yanlış tedavi uygulayarak ancak acılarınızı çoğaltırsınız, tedavi olmazsınız.
Tarihi boyunca savaşın merkezi olan ve aynı zamanda Dünyanın da merkezi olan bu coğrafyada, dinler gelişmiş, ırklar gelişmiş, güç gelişmiş, krallar gelişmiş, saltanat gelişmiş, bir tek insanlık gelişmemiş. Kitleler halinde insanlar birbirini anlamsız yere katletmiş durmuşlar. Bu kadar savaşın yaşandığı bir coğrafya da hiç bir canlının can güvenliği yokken, ne hikmetse, savaş kurucuları ve kurgulayıcıların burnu bile kanamıyor oluşu olayların sebebini tek başına açıklıyor aslında. Fakat biat kültürü o kadar bir sosyal genetik oluşturmuş ki, insanlar neredeyse sorgulama ve yargılama yeteneklerini yitirmişler. Duygular, aklın önünü kapatmış. Savaştan beslenen bir kaç lider, bir kaç molla için yüzlerce grup, sadece birbirleriyle savaşır durumda bölünmüşler, aynı slogan (Allahuekber)le birbirlerini boğazlamaktan başka bir iş yapmaz durumdalar. Hangisinin Allah'ı daha ekber!? yanıtları bile yok.
Savaşların ana hammaddesi silahtır. Ortadoğu'da savaşanlarsa her alanda olduğu gibi, silahta üretemiyorlar. Yani silahı satın alıyorlar. Yiyecek ekmekleri yok fakat , yüzlerce ekmek fabrikası, binlerce sera, yüzlerce su kanalı ve yüzlerce baraj yapacak silaha sahipler. Batı; madem durmadan savaşıp birbirinizi öldürüyorsunuz bari zorlanmayın, kılıçla, taşla, testereyle. Alın size silah humanizmini gösteriyor. Uzak doğuya da kozmetik satıyor batı. Rusya'ya da tarım ürünleri. Yani kim ne talep ediyorsa ona onu arz ediyor batı (Amerika ve Avrupa)...
Türkiye ise iki aşk arasında kalmış toy bir delikanlı. Ne Araplardan geçebiliyor ne Avrupalılardan. Ama ağırlığı Ortadoğu'dan yana. Vardı varacak Araba. Türkiye haritasında ki kadar medeni Avrupa'ya varma ihtimali. Kıyafetlerimizden başka bir benzerliğimiz yok. Diğer bütün yanlarımız geldiğimiz yerlere göre. Oysa akıl her sorunu çözecek güçte. Oda yok ne çare. Belki geç kalınmamıştır. Bakarsınız birden hızlı çalışır da kanmaz Araba.
Askında hiçbir şey yazası gelmiyor insanın. Bu kadar ölüm varken söz söylenecek zaman değil şu zaman. Savaşın savaşla bitirilemeyeceğini hiç kimse anlamıyor. İlkel dönemlerde kalmış katliam,kin,intikam duyguları sadece ölümleri artırıyor,eksiltmiyor. Yeni bir akıl, yeni bir yöntem şart. Sadece barışın konuşulduğu bir jargon şart. Yoksa binlerce korumayla dolaşanların bu gidişi durdurması mümkün değil. "Biz yataklarımızda rahat uyuyalım diye şehit oluyorlar" diyorlar, bu gencecik çocuklarımız. Ben de soruyorum; Gerçekten rahat uyuyor musunuz ? Ben neredeyse 40 yıldır uyuyamıyorum. Ve 40 yıldır savaşları çıkaranların burnu bile kanamıyor, genç civanlar bölük bölük ölüyor.
Kalemden başka kurşun istemiyorum.