Haber Girişi : 03 Mayıs 2016 11:37

OLMAK YA DA OLMAMAK

OLMAK YA DA OLMAMAK
Kendimi hep öyle gördüm, öyle düşündüm kendimi! Bir kulvarda yalnız yürüyen bir insan! Ne birilerini geçme hırsım oldu ne de birilerine geçilmenin korkusu. Ki, bu hırs ve korku bana hep yabancı, hep aptalca geldi! 
Bilmiyorum, kendimi mi kandırıyorum? Bu korkuyu ya da birilerine geçilmenin ezikliğini yaşamama adına, aklımın oyununa mı kanıyorum? Dedim ya, gerçekten bilmiyorum. Öğrenmek istemedim değil bu sorunun cevabını. Birkaç kez bu soruya cevap aramaya  kalkıştım ama her seferinde vazgeçtim.  Nedeni basitti! Birileriyle yarış içerisinde olmak, hayatın kendisi değil; aksine hayatın (varoluş sebebi) gerçek manasını anlamak ve görmekten uzaklaştıran aptalca davranış gibi geldi bana.
Madem öyle, hayatın varoluş nedenini öğrendim mi peki? Bu yolda çok yol aldım. Evet evet, aldım. Kime ya da kime göre derseniz, elbet kendime göre. Çünkü ben bu kulvarda yalnızım! Kendimi geçmek ya da aşmak. Farklı iki kavram. Kendimi aşmak için yürüdüm. Bu yol, Yunus'un ya da Mevlana'nın yolu. Çile yolu...
Sayı doğrusunda başı ve sonu belli olan bir sayının arasında sonsuz sayıların olması gibi, bir milim çizgisinin arasında sıkışıp kalmak gibi, sıkışıp kaldım! Sen dünyalar kadar yol al, geldiğin noktada gerçek sırra ulaşmak için inceden bir zar kaldığını düşün! Masallarda olduğu gibi, az gittim, uz gittim. Dere tepe düz gittim, bir de geriye dönüp baktım, bir arpa boyu yol gittim! Ya gerçeğe ulaştığımı hissettiğim noktada ki incecik zar! 
İşte o, sonsuzluğun kendisi! Vazgeçmeyeceğim. Yolum yol! O sonsuzlukta kaybolmak, belki de varoluş nedenimizin gerçeğidir! Belki o sonsuzlukta kaybolmak, gerçekte yaradılışımızın erim noktasıdır! Belki yaklaştım gerçekten! Belki gerçeğin çok uzağındayım! Bilemiyorum! 
Bildiğim şu ki, bir arenada yarış atı gibi birilerini geçmek ya da birilerine geçilmemek adına dolap beygiri gibi dönüp durmak yaşamın ve varoluş nedenimiz değil. Asla da olamaz! Her insanı bir rakip, her dostu(!), arkadaşı(!) bir gün lazım olur diye yedekte tutmak, hayatın merkezinde kendini görüp, geçme adına her sahtekarlığı mubah görenler; ben tek başıma iki sayı arasında sıkışıp kalmışken, yüz binlerce siz, bir noktanın içinde boğulmaya mahkumsunuz! Allah kurtarsın sizi! Kazanma adına elde ettiğin her şey kayıp, her şey varoluş gerçeğinden uzaklaşmanız demek! 
Varoluş nedenimiz? Bu sırra erişmenin yolu ve cevabı yine bizde. Biz dediğim,  sen ben o.  Yani insanlık!
Ne demek insan? İnsanın, insani özellikleri nelerdir? İyi insan ya da kötü insan kimdir? Nasıl iyi insan olunur? Ya da
Peygamber Efendimiz: "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." buyurduğu hadis ne anlama geliyor? 
"Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır" hadisini de mi hiç anlamazsınız? Kuranı Kerim de Cenabı Hak: "Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. .." (Hucurat Suresi, 13) diye buyurduğunda takva'dan kasıt, gerçekten makam ve servet mi?
Etiketler : ibrahim sami
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.